YENİ YIL
Yeni yıl, yeniden yıl olmasın!
Farklılık bizi geliştiren, geliştirdikçe dönüştüren, dönüştükçe de aslında içe döndüren bir şey. Bu demek değildir ki içsel yolculuklar bizi kapalı tutar! Bu demektir ki içsel farkındalıklar dışımıza yansır, bizi parlatır, hayat ise umulur ki bundan bir nebze nasibini alır.
Çoğu kokuşmuş meyve gibi olan düşüncelerimizi bırakmanın mükemmel zamanlarından biri üstelik. Sen o meyveyi bırakmazsın aslında çünkü bilirsin ki sana katkı sağlar. Ama ya uzun süre tutarsan yanında? O zaman sağlam düşüncelerini de çürütür. Diyelim ki eskilerin değimiyle kurtarabildiğini kesip yemeyi denedin. Göreceksin ki iki tadı da bir arada hissedeceksin. Hem çürük, hem taze. Eskiler çok çektiklerinden bu tadı çok iyi bilir. İki arada bir derede kalmanın böyle bir yavan tadı olur. Atmaya kıyamadığın, ziyan olur dediğin her şey belki de midendeki dengeyi bozacaktır. Bu sadece bir sistemini etkilemez. Kurtardığın yarım çürük meyveler bizi de bozar. Neşemizi alır, yerine endişemizi koyar. Nereden biliyorsun diye sormayın. Sormasanız da konuya değinmişken anlatırım.
Kabul etmeliyiz ki bazı bir elmanın yarısı dediğimiz çürük meyveyi ne yaparsak yapalım sağlamlaştıramayız. Hatta olgunlaşmamış bir kiviyse bile bu, her zaman yanına bu yarım elmayı koymak işe yaramaz. Bence hazır yeni yılken o elmayı da kiviyle ziyan etmek yerine, hayatta patates gibi bir baskımız olmalı. İyiliğe, güzelliğe, inanca dair bir imzamız kalmalı. Küçük bir çocuk gibi rengarenk bir sanat belki bizi yeterince heyecanlandırmaz. Ama yetişkinin kullandığı her kararlı renk, sanata kattıklarıyla bizi buldurur ve bizi asla kötü yapmaz.
Dilerim ki geçmişe şükredip, şu anı yaşayıp, geleceğe umutla bakacağımız bir yıl olur. “Diriyken önemli olan zaman” aktıkça, gökyüzünde parlayan her bir yıldızımız yalnızca “bizim için” sönmeden yanar, yanar, yol olur; yol aldıkça aydınlatır bol olur.
TUĞSEL KARAKIRIK
01.01.2025