Mavilerin Boşluğuna Uzayıp Giden

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
Hayat hikayesinin 98.bölümü

kim ne derse desin 
alıp başını dağ başlarına vuran
uzak dağların üzerindeki yalnızlıktan 
sessizce tebessüm eden 
gün ışıklarıydı
diri duru inzivalar devşiren 
gönlümüzde 

hasbi bir duruşun nöbetini tuttuk
bunaldığımızda kaçacağımız yerdi 
kendisine firar edilecek olandı
rengarenk çiçekler
muhteşem gökkuşakları 
zarif kar taneleri

fecrin tuvalinden yıldızları avuçlayıp 
düşlerimize serperken de, 
gecenin beşiğinde ayı ikiye bölüp 
tazarrular bestelerken de
bahçemiz gülistandı

ateşimizi söndüren bir saba esintisiydi
gül goncası olup açacaktı yüreğimizde
ruhumuza gıda 
zamanımıza hayat olacaktı

yalnızlığımızın en ucuna
söz değmemiş tenha kıyılara 
kelamın direklerini dike dike 
bir çağdan çıkıp 
bir çağa daha 
bir daha 
bir daha koşmak için
 
aynı dilden söylenenleri
aynı sesleri verdiği zannolunan o gamlı besteyi 
gök kubbenin sarrafına inci kıratında sunsun diye
mavilerin boşluğuna uzayıp giden 
bize masallar anlatsın diye

evvel zaman içinde ki aşkları dillendirsin 
eski bir süvarinin küheylanına mahmuz vurup 
yağmalanmış ülkelere koştuğunu anlatsın diye

mevsimleri şaşırmadan 
karlar altında nevbahar gibi
alımlı alevlerde yağmalanmış kalpleri 
yaksın diye sonra 
ya sevgiden yorgun
ya sevgiye vurgun
o güzellerin başında
mersiyeler okunsun diye 

o güzelliklerin hakkı olan heyecanla
o sonsuz incelikleri yansıtan nezaketiyle 
gamlar yüklenen yüreğimiz
hayat kadar ışıltılı 
bahar gibi rengarenk yaşasın diye

beton dökülse de üzerimize
hiç tereddüt etmeden
bir o kadar kararlı
sessiz ama duru bir dere yatağı gibi
akmaya devam etsin diye hayallerimiz

*
hendek kazı işinde 
sahabilerin gösterdikleri üstün gayretlerinin 
Allah ve resulüne olan bağlılıklarının en açık bir delili idi
çalışma sırasında ihtiyaçlarını görme durumunda kaldıklarında bile 
peygamber efendimizden izin almadan 
işlerinin başından katiyen ayrılmıyorlardı

bu durum elbette 
sahabiye yakışır bir fedakarlık ve feragat örneği idi 
Cenab-ı Hak da gönderdiği ayetlerde 
onların gerçek müminler olduklarına 
eşsiz sadakatlarına şahadet ediyordu

‘Müminler Allah'a ve resulüne iman eden kimselerdir
müslümanları ilgilendiren mühim bir iş için
onunla beraber toplandıkları zaman, 
peygamberden izin almaksızın oradan ayrılmazlar
senden izin isteyenler
Allah'a ve resulüne iman etmiş olanlardır…

‘birtakım işleri için senden izin isteyenlerden 
dilediğine izin ver 
ve onlar için Allah'tan af dile
muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı  
çok merhamet edicidir…’

resul-i ekrem ve müslümanların 
ciddiyetle sarıldıkları bu işi 
münafıklar ise hafife alıyorlardı 
oldukça gevşek davranıyorlar 
canları istediği zaman da 
resul-i ekremden izin alma ihtiyacı bile duymadan 
çekip gidiyorlardı

zaman zaman da canlarını dişlerine takarak çalışan 
iman, sadakat, feragat ve gayret timsali sahabilerle 
istihza ediyorlardı
morallerini, huzurlarını bozmak için de gülüşüyorlardı
Cenab-ı Hak, indirdiği ayet-i kerimelerde
bu hareketlerinden bahsederek şöyle buyurdu

‘peygamberi, birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın
sizden birbirinizi siper ederek 
resulullahın huzurundan sıvışanları
şüphesiz Allah bilir
O’nun sünnetine muhalefet edenler
başlarına bir bela gelmesinden 
yahut pek acı bir azabın kendilerine erişmesinden sakınsınlar…’

yorucu bir çalışma neticesinde, 
hendek kazı işi altı gün sürdü. 
hendek beş arşın derinliğindeydi
genişliği ise, en namlı süvarilerin dahi 
kolay kolay atlayıp geçemeyeceği kadardı

sadece bir tek yeri aceleye geldiğinden dar kalmıştı 
oradan atlılar geçebilirdi
bu sebeple peygamber efendimiz 
orası hakkındaki endişesini şöyle açıkladı
küşriklerin buradan başka bir yerden 
geçip gelebileceklerinden korkmuyorum

resul-i ekrem, çarpışma boyunca 
bu dar kısmı nöbet tutturup bekletecektir
ayrıca peygamber efendimiz (a.s.m.) 
hendeğin münasip kısımlarına giriş çıkış yerleri yaptırdı
düşman gelip hendeğin önüne karargahını kurunca 
buralara nöbetçiler dikecek 
başına da zübeyr bin avvam hazretlerini tayin edecektir

islâm ordusu 3000 kişiden ibaretti
bu, sayı bakımından düşman ordusunun üçte biri demekti
sadece 36 atı vardı
orduda biri Muhacirlerin
diğeri ensarın olmak üzere 
iki sancak bulunuyordu

resul-i kibriya, karargahını sel' dağı eteklerinde kurdu 
ordunun sırtı bu dağa geliyordu
harbe katılmayan kadın ve çocuklar ise 
kale ve hisarlara yerleştirildi
yiyecek maddeleri, kıymetli ve ehemmiyetli eşyalar da 
yine bu hisarlarda muhafaza altına alındı

hendek, henüz yeni bitmişti ki, 
ovayı düşman çadırlarının kapladığı görüldü
düşman, karargahlarını medine'nin kuzeyinde 
uhud savaşının cereyan ettiği sahada kurdu

hendekle karşılaşmaları, şaşkınlıklarına sebep oldu
o ana kadar böyle bir harp taktiği görmüş değillerdi
bu durum morallerini sarstı
halbuki onlar
medine'yi tamamen ele geçirecekleri 
hayal ve ümidiyle çıkıp gelmişlerdi
eli boş dönmeyi düşünmek bile istemiyorlardı

mücahitler, 
on bin askerlik düşmanı görmekle asla korkmadılar 
ve tereddüt etmediler 
resul-i ekrem çadırında bulunuyordu
yanında hz. ebu bekir de vardı
müslümanlar hendek kenarında düşmanı gözetlemek 
ve nöbet tutmakta idiler
bu sırada hz. ömer, resulullahın huzuruna çıktı

ya resulallah …aldığım habere göre
beni kurayza yahudileri anlaşmayı bozmuşlar 
ve düşmana yardım kararı almışlar.

beklenmeyen bu haber 
peygamber efendimizi oldukça müteessir etti 
halbuki, bu kabilenin reisi 
ka'b ibni esed ile anlaşması vardı
bunun için o taraftan çok emin idi
üzülen efendimizin dudaklarından şu cümleler döküldü
‘hasbünallahü ve ni'melvekil ‘
Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir

resul-i kibriya efendimiz
durumu tekrar inceden inceye tahkik etmek 
ve onlara nasihatta bulunmak üzere 
evs kabilesinin lideri sa'd bin muaz
hazreç Kabilesinin lideri sa'd bin ubade, 
abdullah bin revaha 
havvat bin cübeyr'i 
beni kurayza yahudilerine şu talimatı vererek gönderdi

gidiniz, bakınız
şu kavimden bize erişen haberin doğruluğunu 
bir kere de siz tahkik ediniz
eğer doğru ise
onu bana halkın anlayamadığı biçimde 
kapalı bir dil kullanarak bildiriniz
açıkça söyleyip de halkın kalbine korku ve zaaf düşürmeyiniz
şayet, onlar aramızdaki anlaşmaya sadık bulunuyorlarsa
bunu halka açıkça ilan edebilirsiniz

güzide sahabiler 
beni kurayza yahudilerinin yurtlarına gittiler
anlaşmayı bozmanın çirkinliğinden bahsederek 
onlara nasihatta bulundular
onlar kulak asmadılar 
anlaşmayı bozduklarını açıkça ilan ettiler
hatta efendimiz hakkında ileri geri konuşacak kadar 
küstahlıkta bile bulundular

müslüman elçiler bu durumdan son derece rahatsız oldular
kurayzaoğullarının öteden beri müttefiki olan 
hz. sa'd bin muaz
sizinle cenk etmedikçe Allah canımı almasın diye 
hiddetli hiddetli konuştu
daha sonra müslüman elçiler geri dönüp, durumu 
resul-i kibriya efendimize kapalı bir dille arz ettiler

peygamber efendimiz onlara, 
haberinizi gizli tutunuz. ancak bilene açıklayınız
çünkü harp, tedbirden ve aldatmaktan ibarettir diye konuştu
artık medine çepe çevre düşman tarafından sarılmış demekti
Cenab-ı Hak, bu hususa şöyle işaret buyurur

‘o vakit düşman orduları size hem yukarıdan
hem de aşağıdan saldırmışlardı
öyle ki, onların dehşetinden gözler yılmış
yürekler ağzına gelmişti.’

bu esnada kurayzaoğulları 
huyeyy bin ahtab'ı kureyşlilere göndererek
medine'ye geceleyin baskında bulunmak üzere 
müşriklerden 100, gatafanlardan da 100 kişi istediler

onlar, bu kuvvetle birleşerek 
medine kale ve hisarlarındaki 
kadın ve çocuklar üzerine baskın yapacaklardı
bu haber müslümanları büyük bir telaşa düşürdü
resul-i kibriya derhal geceleri 
medine şehrini muhafaza etmek için
zeyd bir harise hazretlerini 300 askerle
seleme bin eslem'i de 200 askerle medine'ye gönderdi

bu kuvvetler, 
gece sokaklarda devriye gezip tekbir getireceklerdi
bu esnada beni kurayza yahudileri 
bir iki baskın teşebbüsünde bulundularsa da 
muvaffak olamayıp geri çekilmek zorunda kaldılar

beş yüz civarında mücahidi medine'ye gönderip 
şehri koruma altına alan resul-i kibriya 
kendisi de geceleri 
düşmanın oradan geçebileceği düşüncesiyle 
hendeğin en dar yerini bizzat bekliyordu.

münafıklar, 
evlât ve ahalimizi yalnız bırakıp da burada 
sefaletle beklemek akıl karı değildir diyerek 
müslümanlara şüphe ve vesvese vermeye çalışıyorlardı
bir kısmı ise bizzat resul-i kibriya’nın huzuruna çıkarak
evlerimiz medine'nin dışındadır
duvarları da alçak olup düşman ve hırsızlara açıktır diyerek
 hendekten ayrılma müsaadesi istiyorlardı

efendimiz bunların bir kısmına müsaade etti
aslında münafıkların maksadı böyle kritik bir anda 
ordudan ayrılarak müslümanların maneviyatını bozmaktı
bu, onların her zaman başvura geldikleri bir taktikti 

Cenab-ı hak da indirdiği vahiyle onların 
bu müsaade istemede samimi olmadıklarını 
şöyle açıklıyordu

‘onlardan bir topluluk da 
ey yesrib ahalisi, burada tutunamazsınız
evlerinize dönün diyordu 
İçlerinden bir başka topluluk ise, 
evlerimiz korunmasız diyerek peygamberden izin istiyordu
halbuki evleri korunmasız değildi
onların firar etmekten başka bir niyeti yoktu…’

düşman, hendek arkasında çarpışmanın 
bir hayli zor olacağını biliyordu
buna rağmen bütün hazırlıklarını tamamlayarak
var kuvvetiyle hücuma geçti
hendek, işlerini tahmin ettiklerinin de üstünde güçleştiriyordu 
hendeği bir türlü geçmek imkan ve fırsatını elde edemiyorlardı
haliyle bu da ümitsizliğe düşmelerine sebep oluyordu

sonunda çarpışma uzaktan uzağa ok atışlarıyla devam etti 
bu da, işin uzamasından başka bir şeye yaramıyordu
hücumlarından bir netice elde edemediğini görünce 
müslümanları muhasara altına almaya karar verdi
zaten başka yapacak bir şeyleri de yoktu

redfer

( Mavilerin Boşluğuna Uzayıp Giden başlıklı yazı redfer tarafından 2/18/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu