Düşlerime giydirdiğim şık bir elbise
bir o kadar sökük ruhumda saklı parçalardan ördüğüm kadarım ve bir örnek
acılarım ne zamanki kalemi elime alıp da şiir diye düşsem yola.
Renk veren nice duygu.
Bazense karanlığı alt edemediğim.
Mat ruhu hüznün ve melankoli
yüklenmiş göğün radarı adeta elbet takılan duygularım bazen tepinen bazen
afalladığım en çok da yaşarken ve gecenin nezdinde şiir soluduğum bir ömrün de
firarı adeta kalemin dokunduğu beyaz ruhunda edebiyatın bir şiirden fazlası da
değilim hani.
Öyküm ne zaman başladıysa artık.
Atık duyguları günün ve geceyi mesken
bildiğim.
Şerh düştüğüm öncelikle İlahi Işık,
kasvetli doğasında gecenin hüküm sürdü sürecek derken umut.
Aşikâr aşkım sözcüklere.
Ayan beyan ruhum ne zamanki şiir diye
düştüm yola.
Düşkünlüğüm aşka düşmanlığım
karanlığa yine de karanlıkta gizlenen hüznüme sahip çıkarken Rabbim doğası
gereği hayatın bir hecede takılı dilimden boyut atlayıp şiir diye döktüğüm göz
yaşım.
Maviden tulumu göğün.
Siyah yorganı duyguların.
Şiarı varlığın bazen kesif sessizlik
ve hükümranlığında İlahi Rüzgârın dökülen yapraklarım dize dize.
Ülküm.
Ülkem.
Hürriyetim.
Nazarında evrenin nice kehanet
yüklenen mevsim gibi.
Gün doğumunda açan ve gece oldu mu
devasa bir boya ulaşan duygularım elbet meşrebim ve mezhebim ve medeniyet
bildiğim sadece sığındığım bilinmezlik ve kaderin verdiği her hüküm de başım
gözüm üstüne.
Resmettiğim ne ise firar eden maziden
ve anda kayıtlı bir düşü yarına uzatırken elbet umudun tekeri bazen kırılan en
çok da kırgın yüreğim aşkla çarpan ömrün de yediğim tokadı oysaki mutluluk diye
çıkmışken yola.
Bir şiir ise şehla bakışlı.
Bir aşksa şiire yoldaş.
Sırdaş hecelerden ördüğüm binlerce
duygu ve cümle ve cümleten kucakladığım elbet sonsuzluk mahiyetinde.
Bir renkse solan.
Bir kuş ise kanat çırpan.
Oysaki sahibi olduğum o tek zerre ve
de hiçliğimle var olduğuma dair kanaat ettiğim elbet şiirin yüzü suyu hürmetine
tek servetim iken kalemim ve hülyalarım.
Mevsimin sunduğu özür.
Aşk iken özü evrenin.
İfa ettiğimden de öte ifade zorluğu
çektiğim ne varsa bir ömür şiirler serdiğim yüreğimden uzanan o gönül
köprüsünde ağırladığım nice insan elbet aşkın ve şiirin hizmet verdiği bir
dünya özlemini giderdiğim…
Şiir bellemişken hayatı öncesinde ve
şiirle tanışıklığım on yılı bile bulmazken biliyorum artık bir şiir olduğumu
bazen basiretim bağlanırken bazen mutluluğa ramak kala genelde hüzün iken
sırtıma geçirdiğim ve içimdeki nidaları şiirlere yuvarlarken dünyanın da en
mutlu insanıyım o an.
Huzurdan kasıtsa tek dileğim.
Mutluluk uzak olsa da genelde.
Serzenişim ise hep kendime ve
nihayetinde kendimi sevdiğim ve kucakladığım elbet şiir sayesinde.
Şiir günü ne bir gün ne de bir ömür
kutlanmalı çünkü şiir zaten evrenin ta kendisi en çok da İlahi Işık iken şiirin
ve şairin yolunu aydınlatan ve yaşama amacımızı sorgularken içselliğimizle
neşreden her kelime şiirinden temel yapı taşlarından her biri.
Şiarı mademki aşk şairin.
Şiirin ruhu mademki aşkın evresinde
saklı nice duygu.
Özlemle kat çıktığımız.
Umut diye yola düştüğümüz.
Bazen acılarken gözden düşen bazense
şair iken hayatın gözünden firar eden bir i mge gibi telaşla severken en çok da
şiiri ve şiirselleştirmek iken amacı şairin.
Aşkın müdavimi elbet şiir ve şairin
tek sırdaşı iken kalemin tozu dumana kattığı bir dünya hayali…
21 Mart Dünya Şiir Gününüz kutlu
olsun, efendim…