''EY KURBAĞA KIZI KURBAĞA!'' FASLI
Yalancı Peygamberlerden ikincisi Talha bin Huveylid idi. Ancak Hz. Muhammed, (S.A.S) kendisi hayattayken peygamberliğini ilan eden bu şahsı aşağılamak için asıl adı Talha olan bu herife Tuleyha ( Talhacık ) dediği için adı Tuleyha olarak kaldı.
Tuleyha'nın öyle aşk meşk işleriyle işi olmamıştı. O daha çok kendi ümmeti için namazlardaki rüku ve secdeyi bir de zekatı kaldırması ile bilinir.
Hz. Ebubekir döneminde üzerine gönderilen Halid bin Velid karşısında tutunamayacağını anlayan Tuleyha, savaş meydanından kaçtı ve eşi Nevvar ile birlikte Şam'a yerleşti.
Daha sonra tekrar Müslümanlığa dönen Tuleyha 642 Yılında öldü.
Evet, onunla ilgili yazacak çok şey var aslında ama bizim konumuz peygamberler arası aşk ilişkileri olduğundan ve dahi Tuleyha bin Huveylid'in bu taraklarda bezi olmadığından onu pas geçip aralarında aşk ilişkisi olan... (Pardon yahu. Aralarında bir ilişki var ama aşk mı değil mi siz karar verin. ) biri erkek diğeri kadın iki peygamberin hikayesine geçelim.
*****
Efendim, bugün az buçuk mürekkep yalamış her kime sorarsanız sorun '' Dünyanın bilinen ilk feministi kimdir?'' Diye, size ''Lilith '' diyecektir. '' Ondan sonra?'' Diye soracak olursanız da 1748-1793 Yılları arasında yaşamış olan Olympe de Gouges diyecektir ama hemen söyleyeyim: Lilith'i saymazsak dünyanın ilk feministinin Secah binti Haris olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. ( Lilith zaten bir efsane kahramanıdır. Oysa Secah Binti Haris varlığı kesin olan bir insandır )
Secah Binti Haris kim mi?
Secah binti Haris '' Erkekten peygamber oluyor da kadından neden olmasın? '' diyerek dünyada ilk feminizm hareketini başlatan kadındır.
Evet, peygamberliğini ilan ederek erkek egemen toplum düzenine ilk baş kaldıran kadındır o.
Peygamberlik kolay iş değil. Hele de kadınsan. Hele de 25-30 yaşlarında taze bir dul isen. Ne yapmak lazım? Millete göstermek lazım değil mi?
Yahu fesatlık yapmayın. Göstermek dediysek kastımız mucize. Mucize göstermesi lazım.
Uyanık Secah, çölün ortasında bir yere bir küp ziynet eşyası gömer. Daha sonra ‘’ Eğer benim peygamberliğime inanmıyorsanız falan yeri kazın bakın. Orada bir küp mücevherat var’’ der.
İşin içinde mücevherat olunca bedevi Araplar koşarlar. Orayı kazarlar ve mücevheratı çıkarırlar. Eh o kadar mücevherat çıkar da millet Secah’a ‘’ Peygamberim çok yaşa ! ’’ demez mi? Der. Demesine der de yine de erkek egemen Arap toplumunda...
[ Bu ‘’erkek egemen toplumda’’ lafına bayılıyorum. Sıkışık zamanlarda çok işe yarıyor. Kadınımız olsun erkeğimiz olsun her yerde bunu kullanıyor. Mesela sivrisinekten mi rahatsızsınız? ‘’Erkek egemen bir toplumda sivrisineklerin sıtma mikrobu taşımasını şiddetle kınıyorum’’ Ya da ‘’ Erkek egemen bir toplumda babalarımızın erkek olmasına daha ne kadar katlanacağız?'' gibi ne kadar saçmalık varsa salla gitsin.]
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Erkek egemen bir toplumda Secah, poposunu yırtsa da öyle çok taraftarı olmaz. Hele hele bir de aynı anda bir başkası. Yani bir erkek, peygamberliğini ilan etmişse işi daha da zordur.
Evet aynı anda o sıralarda seksen beş yaşlarında olan Müseylemet'ül Kezzap da peygamberliğini ilan eder.
Asıl adı Ebu Sümame olan Müseylemet’ül Kezzab'a bu adı Hz. Muhammed(S.A.S) vermişti. Müseyleme ‘’ Müslümancık’’, Kezzab ise ‘’Yalancı-sahtekar’’ anlamına geliyordu.
İşin ilginç tarafı Müseyleme, Hz. Muhammed’in(S.A.S) peygamber olduğuna inanıyordu ama ‘’ Ben de peygamberlik işinde sana ortağım.’’ diyordu. Günümüzün amiyene tabiriyle ‘’ Hoop birader, sana o peygamberliği tek başına yedirmezler. Gel yarı yarıya kırışalım’’ diyordu. Hele de Hz. Muhammed’in artık mescide gelemeyecek kadar hasta olduğunu öğrenince bu peygamberlik işine daha da hız verdi.
Oldukça müthiş bir şair ve hatip olan Müseyleme’nin ırkçı Arap kabilelerini Kureyş aleyhine kışkırtması, dolayısıyla da öteden beri ( Hatta Müslüman oldukları halde ) Kureyş’e diş bileyen kabilelerin onun yanında yer alması neticesinde peygamberliğini kabul ettirmesi zor olmadı. ( Peygamberimizin ‘’ ben Arabım ama Arap benden değildir’’ şeklinde bir hadisine uydurma derler lakin ben şu tutumlara bakınca o hadisin uydurma olduğu konusunda şüpheliyim.)
Evet, Müseylemet’ül Kezzab da Peygamberlik işine soyunmuştu ama çok ciddi olmasa da bir rakibi vardı: Secah Binti Haris.
Secah Binti Haris kendisinin peygamber olduğuna zamanla kendisi de o kadar inanmıştı ki , Müseylemetü’l Kezzab’a bir elçi göndererek ‘’ Madem peygambersin, bana, Allah'tan sana vahiyle gelen bir ayet gönder bakalım.’’ dedi.
Secah, aklınca '' Bu yaşlı bunak aha da şimdi şapa oturdu. '' Diye düşünüyordu ama yaşlı kurt Müseyleme'de hiç de şapa oturacak göz yoktu. Hele de konu Allah'tan vahiy yoluyla gelen ayet olunca denizde kum, Meseyleme'de ayetti. Hemen oturdu çadırında ve yedi ayetten müteşekkil Kurbağa Suresinin tüm ayetlerini yazdı:
KURBAĞA SURESİ
"1-Ey kurbağa kızı kurbağa!
2-Ne diye ’nak nak, vak vak’ edip duruyorsun?
3-Yukarın suda, g.tün balçıkta.
4-Sen ne suyu bulandırırsın, ne de içene engel olabilirsin.
5-Yarasa sana ölüm haberini getirinceye kadar yerde bekle!"
6-Toprağın yarısı bizim yarısı Kureyş’in
7-Ama Kureyş saldırgan bir toplumdur.”
Şimdi eminim hepiniz ''Secah, Müseylime'nin kendisine Kurbağa kızı kurbağa dediğini görünce küplere binip ordusuyla onun üzerine yürümüştür garanti.'' Diye düşünüyorsunuz değil mi? Yani normal şartlarda öyle olması lazım. Ama öyle olmadı.
Nasıl oldu peki?
Gelecek bölümde şenlik daha da büyüyor ))))))
(
Peygamberler Arası Aşk İlişkileri-2.bölüm- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
24.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.