Gökten Düşünce Yıldızımız


Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
Hayat hikayesinin 117.bölümü

evvelkilerin halinden ibret alalım diye 
en güzel rüyalardan birini görürüz
kaderin mazi, hal ve istikbal boyutunu 
eleyip dururuz geceler boyu
kimlik tespiti yapar birileri
takvimlere ayarlı kimliklerimizi verirler bize

hikayeler yığını değil
ibret mihenkleridir saatler
tanıdık sancıların ve kimsesiz iştiyakların 
kalkanı altında akar zaman 

dünyaya geldiğimizde kulağa okunan ezanın
giderken kılınacak namazın arasındayız 
bir namazlık saltanatın sonunu hatırlıyor muyuz hiç
hani gecede ve gündüzde
hani gençte ve yaşlıda
hani iyide ve kötüde gelip ve giderler ya 

dünya ki ölümler alır
ölümler satar 
güzeller beyaz atlara binerek giderler
ağıtlar ölen içindir hep 
gökten düşünce yıldızımız
lirik destanlara akar gözyaşlarımız
bir vuslat olur her şey

akşamların bir ucunda aldanışlar 
diğer ucunda yanışlar 
güneş görünmez olur da gök bulutlanır da hani
sonu gelmez bir uykuya dalar gibi 
girilir bahar ülkesine ya
bilemezsin kara mı, ak mı; ya yakın mı, uzak mı

nedir yaşamanın zevki
görüp geçirdiğimiz rüyaların 
ebedi gençliğin devamı 
Esirgeyen ve Bağışlayan huzurunda 
kalu'ya bir bela sözünün son sınavını başarmış 
yaran meclisinde
bütün günahlardan uzak, 
bütün hatalardan azade 

*
hicretin 8. senesi, zilkade ayı
efendimiz, mekke'nin fethi 
huneyn muzafferiyetinin verdiği 
sevinç ve huzur içinde 
ashabıyla medine'ye dönmüştü

şirkin beli kırılmış
kabileler dalga dalga 
islam nuruna koşmuşlardı
müslümanlara adeta yeni bir heyecan 
cihat ruhu gelmişti 

arabistan'ın hemen hemen her tarafında 
islamın şerefli bayrağının dalgalanmaya başlaması
onlara huzur ve saadet veriyordu
kendilerine henüz 
islam daveti ulaşmamış hükümdarlar da vardı

resul-i ekrem bu maksatla 
medine'ye döner dönmez
amr bin as hazretlerini uman'a gönderdi 
vazifesi, hükümdar ceyfer ve kardeşi abd'e
kendisine verilen mektubu teslim etmek 
ve kendilerini islama davette bulunmaktı

uman, yemen-hind denizi sahilinde 
basra körfezinin darlaştığı yerdeki 
büyük şehirlerden biri idi
hurma bahçeleri ve ekinleriyle 
meşhur olan bu şehirde 
o zaman ezdîler hakim durumda bulunuyorlardı 

amr bin as hazretleri emir gereği 
uman'a vardı 
mektubu hükümdar ve kardeşine teslim etti
açılan mektupta 
Resulullahın kendilerine 
şöyle hitap ettiğini gördüler

bismillahirrahmanirrahim
Allah'ın resulü muhammed bin abdullah'tan 
cülenda'nın oğulları cevfer ve abd'e
hidayete uyanlara
doğru yolu tutmuş olanlara selam olsun.

bundan sonra derim ki
ben her ikinizi islama davet ediyorum
müslüman olun ki, selamete eresiniz 
ben sağ olanları ahret azabıyla korkutmak 
kafirler hakkında da 
Allah'ın hükümlerini tatbik etmek için 
Allah'ın bütün insanlara gönderdiği resulüyüm.

eğer, islamı kabul ederseniz
hükümdarlığınız size bağlı kalacaktır
eğer müslüman olmaktan uzak durursanız
şüphesiz hükümdarlığınız elinizden çıkacak
süvariler, topraklarınızı çiğneyecek 
peygamberliğim sizin mülk 
saltanatınızı mağlup edecektir

ceyfer ile kardeşi abd 
önce Müslüman olmamak hususunda tereddüt geçirdiler
bir müddet sonra da 
bu tereddütlerinden kurtularak
islamiyetle şereflendiler 
efendimizin risaletini tasdik ettiler

bununla da kalmayan cülendaoğulları
halkı da müslüman olmaya çağırdılar 
bu daveti duyan halk da 
seve seve müslüman olmayı kabul etti

efendimizin emir ve tavsiyeleri gereğince 
amr bin as buranın idari işlerini üzerine aldı
amr (r.a.), müslüman zenginlerden 
zekat ve sadaka toplayacak
onları fakirlerine dağıtacaktı

ayrıca mecusilerden cizye alacak
müslümanlar arasındaki davaları da halledecekti
efendimizin vefatına kadar
hz.amr bu işleri yürütmek üzere 
uman'da kaldı.

hicretin 8. senesi, zilkâde ayı sonları
efendimiz, islama davet etmek üzere
ala bin hadrami'yi bir mektupla 
bahreyn hükümdarı münzir bin sava'ya gönderdi 
ala bin hadremi ile birlikte 
hz. ebu hüreyre de bulunuyordu

bahreyn, 
halkının bir kısmı mecusi, 
bir kısmı yahudi
bir kısmı hiristiyandı

ala bin hadremi
münzir bin sava'nın yanına vararak 
efendimizin mektubunu teslim etti
mektupta şunlar yazılı idi…

bismillahirrahmanirrahim
hidayete uyanlara selam olsun
ben, seni islama davet ederim
Müslüman ol
selamete er
Allah, iki elinin altında bulunanı 
hükümdarlığını yine sende bırakır

şunu da bilmiş ol ki 
benim dinim develerin 
adamın gidebilecekleri yerlere kadar uzanacak
hakim olacaktır

ala bin hadremi ile aralarında geçen 
kısa bir konuşmadan sonra 
münzir bin sava
mecusi din başkanı sibuht ile birlikte 
müslüman oldu.

böylece münzir
dünya saltanatı yanında 
uhrevi saltanatı da temin edecek 
imanı elde ediyordu
hükümdar ve dini reisle birlikte 
halktan bir çok kimse de islamla şereflendi

hükümdar münzir
efendimize bir mektup gönderdi
müslüman olduğunu
peygamberliğini de tasdik ettiğini bildirdikten sonra 
müslüman olmayanlar 
ülkesinde bulunan mecusilerle yahudiler hakkında 
nasıl davranması gerektiğini soruyordu

resul-i ekrem efendimiz 
münzir'in bu mektubuna şu cevabı verdi
bismillahirrahmanirrahim
muhammed resulullahtan, 
münzir bin sava'ya

Allah'ın selamı üzerine olsun
ben, sana olan hidayet nimetinden dolayı 
kendisinden başka ilah bulunmayan 
Allah'a hamt ederim 

Allah'tan başka ilah bulunmadığına 
ve muhammed'in de Allah'ın kulu 
ve resulü olduğuna şahadet ederim
mektubunu aldım
okuyup içindekileri dinledim

sana, Yüce Allah'ı 
ve O’nun emir ve yasaklarına göre 
hareket etmeni hatırlatırım 
muhakkak ki, nasihat eden kimse
onunla kendisi de nasihat almış
sevabından istifade etmiş olur

elçilerime itaat eden 
ve onların emirlerine riayet eden kimse 
bana itaat etmiş sayılır
onları öğütleyen, dinleyen 
beni dinlemiş olur

elçilerim, seni bana övdüler 
ve hayırla andılar
senin kavmin hakkındaki şefaat 
ve iltimasını kabul ettim 
onlardan müslüman olanları
müslüman oldukları şeylere göre bırak

günahkâr olanların, geçmişteki suçlarını geç 
onları geçmişte işlediklerinden mesul tutma
şunu bilmiş ol ki
sen iyi davrandıkça
işinden seni uzaklaştırmayız
vekilimiz olarak orada kalırsın
yahudilik ve mecusiliklerinde 
devam etmek isteyenlere gelince
onları cizyeye bağlarsın…

selam ve Allah'ın rahmeti üzerine olsun
efendimizin, muhtelif tarihlerde 
münzir bin sava'ya 
bir kaç mektup daha gönderdiği 
münzir'in ise bunlara cevap verdiğini de 
burada kaydedelim

resul-i ekrem efendimizin emri gereğince
ala bin hadremi burada kaldı 
müslüman olanlarından öşür
müşrik olanlarından ise cizye almakta devam etti

yine hicretin bu sekizinci yılında 
etraf kabilelerden bir çok heyetler 
medine'ye gelerek müslüman olduklarını 
resulullahın huzurlarında açıkladılar

hicretin 8. senesi, zilhicce ayı
efendimizin oğlu ibrahim dünyaya geldi
hz. mariye'den olan hz. ibrahim
peygamber efendimizin en son evladı idi

medine'nin yukarı tarafında
avali diye anılan kısmında 
annesine tahsis edilen bir hurma bahçesindeki evinde 
hayata gözlerini açan hz. ibrahim'in 
doğum müjdesini peygamberimiz (s.a.v.)'e 
oğluna ebelik vazifesini yapan 
selma hatunun kocası ebu rafi getirdi 

nur topu yavrusunun doğumunun yedinci günü 
bir kurban kestiren resul-i ekrem
aynı gün oğluna ismini de verdi 
ve bu ismi şöyle açıkladı
ona, ceddim ibrahim'in ismini koydum.

emzikli ensar kadınları 
resulullahın evladını emzirme bahtiyarlığına ermek için 
adeta birbirleriyle yarış eder gibiydiler
sonunda resul-i ekrem nur topu evladını 
ümmü bürde havle binti münzir'e 
emzirmek üzere teslim etti

bu vazifeyi üzerine almasından dolayı da 
ümmü bürde havle'ye bir hurmalık tahsis etti
hz. ibrahim vefatına kadar sütannesi 
ümmü bürde havle'nin yanında kaldı

efendimiz, mübarek evladı hz. ibrahim'i
sık sık ziyarete gider
şefkat ve merhametini izhar ederek
başını okşar, bağrına basardı
efendimizin hizmetkarı enes bin malik (r.a.)
ilgili bir hatırasını şöyle anlatır

ben, ev halkına resul-i ekrem (a.s.m.)'den 
daha şefkatli, daha merhametli davranan 
bir kimse hayatımda görmedim
ibrahim, medine'nin avali kısmında 
sütannesinin yanında bulunurken
peygamberimiz (s.a.v.) onu görmeye gider
biz de beraberinde bulunurduk. 
ibrahim'in sütbabası demirciydi

evinin her tarafı dumanlanmışken 
resulullah içeri girer
oğlunu alır, öper, sonra dönerdi
yine bir gün resulullah onu görmek için yola çıkmıştı
ben de kendisini takip ediyordum
evine vardığımızda ebu seyf körüğüne asılıp duruyordu

evin içi dumana bürünmüştü
hemen önden koştum
ona  körüğünü durdur
resulullah (a.s.m.) geldi dedim
oda körüğünü durdurdu
resulullah çocuğunu getirtti
bağrına bastı

redfer
( Gökten Düşünce Yıldızımız başlıklı yazı redfer tarafından 1.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu