Andığım Sadece O...








Geçen her saniye bir aldatı aslında ama makberin ç/ağrısında sinen acımla hemhal bir düş değil yaşayan bir fani olarak biliyorum da kalemin her kasıldığında gözümün seğirdiğini aslında hep de sevmelerin mealidir içine g/izlendiğim şu ağaç kovuğu ve işte kalemim de mademki bana eşlik eden bir kalem-kakan sözcüklerimi de süslemeden püslemeden biliyorum da en değerli hazinem, ziynetim olduğunu tıpkı alnımdaki akla salındığım bir ömür ama kara peçeli gölgeler duvağı değil bir dudağı yerde diğeri gökte ve ben uçuyorum bilinmezin izinde şerh düşüyorum içimdeki rahmete.

 

 

Göğsümde saklı tufan

Aşksa hayra yoran

Bir hutbe

Kaskatı kaldığım gecelerden

Firar ettiğim

Asla değil yalan.

 

Kimse nifak sokan yaşama sevincime

Hala nasıl oluyor da çarpılmadım hani?

Defalarca yemin edip de

Son dediğimde

Kendime yaptığım her haksızlık ve eziyette

Bir dirhem acıdan öte

Akçeleri savurduğum

Karanlık lehçesinde yasın

Dilimle gözyaşımla bentler aştığım.

 

Reddi güç kabulü güç, azizim

Sen sormasan da ben söylerim.

Uymasan da sen bana

Uyumadığım kadar uyardığım

Tek varlıktır hani içimde saklı tuttuğum.

 

Tenimde ne çok karınca

Tinimde de

Ve titrimde.

Karanlık gecede kara bir karıncanın

Ayak sesine kadir olan Mevla’m

Görmez mi hiç içime düşen ateşte

Kavrulan ruhum, efkârım ile

Sadece O’na koştuğum.

Sobelendiğim bir hayat ki

Nokta atışı ile

Ölmenin ta kendisi

Her vurulduğumda

Yere düşmesem bile gücümün kaybolduğu.

 

Aksanı ne sahi ölümün?

Aksıran hangi yeni acı?

Biçimlenen evrenin doğası

Doğdum doğalı sektiğim

Devşirdiğim yeminler

Ne çok gel-git

Uzlaşamadığım bir cihan ki

İnsanlar adeta devre mülk gibi:

Bir gün öyle bir gün başka bir kimlik

Dosdoğru olmanın neresi kötü peki?

 

Hüsrandan yana hissettiğim

Değil sadece iki dudak arasından

Firar eden bir çığlık filan da değil

Sessizliğimle mühürlediğim yüreğim

İçi ne dar

Ne de düz duvar

Gel gör ki tırmandığım şu ağaçtan

Düşmek nasıl da can acıtan?

Hele ki düşmek birilerinin gözünden

Oysaki sevgi ve umut idi asla dilimden düşmeyen.

 

Ya, şimdi azizim?

Sobelendiğim ne ki

Solandan değil söndürenden sormalı

Kükreyense iç sesim

Andıkça mutluluğu

Beyanında saklı sözüm ona yarınların

Elbette dün dünde kalan

Gel gör ki kaderin ördüğü

Hep aynı hicran

Hep aynı makam

Meramım da yok bana ulaşan

Bir mektup de bir sihir de.

 

Rahmeti beklediğim

En çok acıların söndürdüğü bir ateş

Dünde saklı güleç yüzüme doğmak bilmedi güneş

Sözcüklerim söküklerimden kopan

Yalnızlığın sireni

Ah, olabilseydi keşke acıların freni.

Sinemde yangın

Sirayet eden hangi yalan?

Elbet sözcüklerim de doğru benim gibi

Ben olmayı ertelediğim bir ömür de değil ki

Benden taşan sayısız bilinmez

Hicvinde bunca sıkıntının

Sökün eden yamanın

Sahi neresinde saklıyım ezelden?

 

Andığım sadece O

Anılmadığım nasıl ki tek gerçek birileri tarafından

Sevilmektense çoktan vazgeçtim

Bir kurşunsa sıktığım

Seken mutlulukmuş ta ilk günden.

 


( Andığım Sadece O... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 5.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu