"Tekrar sevmeye cesaretim olursa, ilk seni seveceğim."
Belki de bu, bir kalbin en çıplak itirafıydı. Ne gurur vardı içinde, ne de umutla örtülmüş bir bahane. Sadece çıplak bir his: kırılmış, dağılmış ama hâlâ birini düşündüğünde içi titreyen bir yürek.
Sevmenin ne demek olduğunu senden öğrendim.
Nasıl gözlere bakılır, nasıl susulur ama binlerce kelime söylenir… bilmiyordum.
Seninle öğrendim; bir gülüşün, bütün savaşları susturabileceğini…
Bir dokunuşun, içimde yıllardır yankılanan tüm yalnızlıkları dindirebileceğini.
Seninle yarım kalan bir şey yoktu aslında.
Çünkü biz hiçbir zaman tam olamamıştık.
Hep bir şeyler eksikti… belki zaman, belki biz…
Ama ne eksik olursa olsun, ben sende tamam hissettim.
O yüzden diyorum:
Eğer bir gün bu yorgun kalbim yeniden yürümeye cesaret ederse,
Eğer bir sabah uyanıp, yeniden sevmeyi göze alırsam,
Adımlarım yine sana doğru olur.
Çünkü kalbin adresi bir kere birine yazıldı mı, silinmez.
Sadece zamanla tozlanır.
Ama isim hâlâ oradadır.
Hâlâ senin adındır en içte duran, en gizli sır gibi saklanan.
Ben seni çok sevmedim belki.
Ama en doğru yerinden sevdim.
Unutamayacak kadar derinden, anlatamayacak kadar sessizden.
Sadece kendime söyledim seni.
Kimse bilmedi, kimse duymadı.
Ama içimde ne zaman biri sevgiye dokunsa, yankısı hep senin adını taşıdı.
O yüzden, tekrar sevmeye cesaretim olursa…
Bir ihtimal uğruna hayatımı yine ateşe atarsam…
Ve kalbimi yeniden birinin ellerine bırakmaya karar verirsem…
Bilesin, ilk seni seveceğim.
Çünkü bazı sevgiler unutulmaz, sadece sessizleşir.
Bazı insanlar geçmez, sadece içimize yerleşir.
Ve bazı hisler ölmez; sadece konuşmayı bırakır.
Ben seninle konuşmayı bıraktım belki…
Ama içimdeki sevgi hâlâ yaşıyor.
Tozlanmış bir hatıranın kenarında, eski bir şarkı gibi duruyor.
Ve her seferinde içimden geçiyor:
"Bir gün… tekrar sevmeye cesaretim olursa, ilk seni seveceğim."