İnsanın bazen nereye tutunacağını bilemediği anlar olur.
Ne elini uzatabileceği biri vardır yanında, ne de dönebileceği bir yer.
Sanki içinden bir ses sürekli fısıldar: “Olduğun yerden başka hiçbir yer sana iyi gelmeyecek.”
Ama işin tuhafı... olduğun yer de sana iyi gelmez.

İçin konuşur ama dilin susar.
Anlatmak istesen de kelimeler dizilmez arka arkaya.
Birine “iyiyim” dersin, ama gözlerinin içi bağırır “değilim” diye.
Ve insanlar sadece söylediğini duyar, söyleyemediklerini değil.

Bazı akşamlar, perdeden sızan ışık bile fazla gelir.
Kapatmak istersin her şeyi: gözüne vuran lambayı, yüreğine dokunan anıyı, zihnini kemiren düşünceyi…
Ama hiçbirini susturamazsın.
Çünkü en çok da insanın kendi sesi gürültü yapar içinde.
Ve o sesi bastıracak bir sessizlik yoktur bu dünyada.

Bazen sevilmediğini düşünürsün durduk yere.
Bir boşluk çöker omuzlarına.
Hiçbir şey olmamışken bile ağlayabilirsin.
Çünkü bazen hiçbir şey, her şeyden daha ağır gelir insana.
Yıllardır taşıdığın yük, bir anda ağırlaşmaz da,
bir gün bir bakarsın, sen hafiflemişsin aslında.
Sen küçülmüşsün, yük aynı kalmış.

Ve işte o anlarda, bir sandalye çekip oturur gibi oturursun içine.
Konuşmazsın, susarsın.
Çünkü bilirsin, bazı şeyler anlatılmak için değil, sadece yaşanmak içindir.
İnsan, en çok kendine susar zaten.

Bir zamanlar kolayca yürüdüğün yollar şimdi sana dik gelir.
Aynı caddeler, aynı sokaklar; ama sende bir şeyler değişmiştir.
Artık baktığın yerle gördüğün şey uyuşmaz.
Ve insanlar hâlâ aynı kelimeleri söyler, ama senin kulağın başka anlamlar duyar.
Bir tebessüm bile ağır gelir bazen,
çünkü yüzüne yakışmadığını düşündüğün o anlar çoğalmıştır içinde.
Güzel şeyleri hak etmediğini fısıldar iç sesin,
oysa sen, en başta kendini duymaya susamışsındır yıllardır.

Sonra bir gün, bir ses dokunur içine.
Belki bir şarkıdan, belki bir rüyadan, belki de sıradan bir cümleden.
Küçücük bir şey…
Ama senin içinde kocaman bir yankıya dönüşür.
İşte o an, hiç fark etmeden başını kaldırırsın.
Belki hâlâ eksiksindir, belki hâlâ yaralı…
Ama ilk kez kendin gibi hissedersin.
Ve bilirsin; iyileşmek başlamaya benzemez.
İyileşmek, durduğun yerde soluk almayı yeniden öğrenmektir.

( Yol Aynı, Sen Değilsin başlıklı yazı fidan-yesim-polattan tarafından 5/3/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu