Kaç heceydi hayat?
Kekelediğime dahi ket vuran tek
saniyede
Öldüm ve doğdum sayısız kere.
Her katresi ömrün
Taş taşıyıp da yoruldu mu kolum?
Bilemezler nerede ne yanlış yaptım
Çentik attığım bir kare
Mahzun iki üçgenin seviştiği
Aşk ve hüzün iç içe.
Rahmetin endamlı gülüşü
Aşka erdim arşa erdim nice zaman
Görmeden, dokunmadan ve duymadan
sevdim ben
İçine tutsak olduğum hücremde dahi
Büyüttüm hayallerimi
Gel gör ki;
Sadece içimdeki
O çocuğa söz geçiremedim.
Büyüyen gözlerinde gecenin,
Şerh düştüğüm her gün ve gece
Elbet yazamadığım zamanlar da oldu kâbusum
Üstü örtülü ne ise
Gözümü sakındığım…
Fırtınam fıtratım oldu
Firar eden yüreğim
Oysaki ben sadece kendime
zimmetliydim.
Bir gülümseme ki kimselerin
g/örmediği
İçimde saklı itikat ve güneş
Karanlıkla cebelleşen nice münafık
isyan
Haz etmediğim nice insan sahip
oldukları o zalim nefse
İtibar etmeyen bir ben de değildim
üstelik
Ve işte yaklaşırken Rabbime
Şah damarım kanadı
Andığım İlahi Aşka sözcüklerimle
dokundum
Öncemde saklı bunca hüzün
Mademki dertlerimin tek tanığı ve
cevabı
Saklıydı inançta
Yarın olmayı bekledim
Sabrı nasıl da katık ettim
Azat edeceğim çokça kötülük
Yanlış yaptığım neyse
Af dilediğim sadece O’nun huzurunda,
katında.
Kaç heceydim ya, sen?
Varacağım noktayı önceden
Tayin eden.
İrtifa kaybetmeden sevdim, yazdım
Sancılı bir ömrün de meyvesi idi
hüzün
Delişmen ruhumda azığa aldığım her
kelime.
Sahi neydi hayat ve kaç hece?
Sözcüklerimin bağrına taş bastım
Ne zamanki geçtim kendimden
Geçemediğim bir hayat bir de kalem.