Bir hayalin müridiydi yalnızlık
Sabaha konan kuşun kanadında saklı
sırlara
Yenik düşen rüzgâr gibi
İçimi titreten bir haykırış
Bazen azap yüklü
Bazen hüzün yeleğinden sökülen umut
gibi
Aşkın radarında saklıydı istikamet
Güvenmenin güncesi
Her satır aralığında gülümseyen
Şairin çehresinde saklı olsa da hüzün.
Maviden bir örtü belki de
Hayatın üstüne çektiği
Pembe düşler ülkesi değildi hem
Ne üşüyen ne üşüten tek hece
Kıyama durduğu illa ki aşk.
Kanatları kırık pencereye konan
martının dalgınlığı
Denizi unutmuştu martı
Tıpkı kendini acılarda kaybeden
Şairin nidalarına asılı bir kefende
saklıydı
Issızlığı.
Mahmur ve mahzun ve masum
Bir gülümseme değil miydi hak ettiği?
Ve pervasızca seven
Pedalları olmayan hayatın atar damarı
idi
Kaybolan izlerin peşine düşen
En çok içine gizlenen
Bir içimlik olsa da şiir
Şairin hayata tutunduğu son dal.
Sevgiyse şiarı
Saltanatını sürdürmek sözüm ona
Bunca acıyı da düşürmezken sırtından
En azında simyacı bir gülüştü
Her melun şarkıda raks eden o izafi
güneş
Asla da batmayacaktı işte.
Ve kâinata daha da yakın duran şah
damarından:
Ölümüne seven ve yazan
Ölüm neydi hem?
Yeter ki içi ölmesin insanın ve
insanlığın
Elbet şerh düşen İlahi Ateş
Hep de saklıydı her zerrede sönmeyen
ışığı.