İkircikli ruhumun tekirciği
oynaşmaya başladı yine,
pamuk ipliği gibi zihnimde yuvarlanan tümcelerle.
Kelimeler... Sebil!.
Zavallı tekirciğim koşturuyor sersefil.
Taş ve testi.
Ay ve ayna.
Kadın ve Hera.
Dalgalanıyor ruhumda çarşaf gibi
uzay ve zaman.
Öz kütlesi ağır sözcükler büküyor zihnimin uzamını.
Kara delikler açılıyor vicdanımın atlas coğrafyalarında.
Miyonlar yağıyor
sağanak sağanak
bedenimin gözeneklerine.
Zihnimde büyük tufan...
Zihnimde çift yarık…
Birde demirci atölyesinde yeni dövülmüş ışık tayfları...
Fotonların emanetinde bilgi kırıntıları…
Kulaklarımda ilham perilerimin anlam fısıltıları.
İkircikli ruhumda tekirciğim
kelimelerle oynamalı.
Ruhum kâh değirmen taşında
yalın aşklar öğütüp,
testisine türemiş sevdalar koymalı.
Kâh musalla taşında meyyid...
Her sevene mihenk taşı olmalı.
Her testi anlam yolunda kırılmalı.
Ay ve ayna,
gördüğünü yansıtan.
Hermes, tavşan postuna sararak oğlu Pan'ı,
ruhumun Olymposuna çıkaralı
kelimeler ruhumda bir kaval sesi gibi derin ve içli,
ruhum sevdandan panik ve hazin.
Ahhh... Sazlığa dönüşen perim!...
İşte son nefesimi
senden kopardığım kavalıma vereceğim.
Yazarın
Önceki Yazısı