
Ne vakit menziline varır gamın kervanı,
Kalbim yine dağlanır, bir busenle yanar hatıran.
Mâh-ı şebde düşen o silik yâdın,
Yüreğimde sükûtla kanar hâlâ…
Ey dil-i mecrûh, ey sîne-i hicrân,
Bir nigâhın kifâyet idi,
Bir “âh”ınla yıkılırdı ehl-i sabr…
Lâkin sen, ey nazla gezen hicâbın ardı
Bir selâmla geçtin ömrümün ucundan.
Ne mektûbun geldi, ne de selâmın...
Yalnızca rüzgâr savurdu ismini,
Bir köhne duvarın yosunlu yüzünde
adını yazdım:
“Sevda.”
Ey cihânın cefâsına gül gibi gülen yar,
Ben seni düşte değil,
Çileyle yoğrulmuş bir zamanın koynunda sevdim.
Bir hilâl gibi doğdun
Ve battın,
Sessiz…
Şimdi her gece,
Bir yitik dua gibi eğilir adın dudağıma.
Ruhumda,
Gül-i nisyân açar,
Ve ben hâlâ seni unutmamışım,
Ey cana kıyan hatıra…
18.05.2025
KELIME ANLAMLARI
Mâh-ı şeb – Gecenin ayı; yani geceyi aydınlatan ay.
Yâd – Hatıra, anı, geçmişten kalan iz.
Dil-i mecrûh – Yaralı gönül, kalbi kırık kimse.
Sîne-i hicrân – Ayrılıkla dolu yürek.
Nigâh – Bakış, göz süzme.
Ehl-i sabr – Sabreden kimse, sabır ehli.
Hicâb – Peçe, örtü.
Köhne – Eski, yıpranmış.
Cihân – Dünya, âlem.
Gül-i nisyân – Unutuş çiçeği; unutmayı simgeleyen metafor.