
Kırık aynalı bir odada
Bir kadın tek başına
Sırtını dayamış duvara
Şişenin dibinde kayıp gençliğini
Ve güzelliğini arıyor...
Her yeni gece
Kahve falı bakar gibi
Rakının girdabında
Dünle hesaplaşıyor...
Zamanın duvarında asılı kalmış
Bir eski takvim yaprağı gibi
Dilinde tuzlu bir hüzün...
Son damlalar
Camın dibinde süzülürken
Bir sigara yakıyor;
Kül tablasında son ızmarit gibi kıvrılan
Dumanıyla boğuşuyor...
Masanın üstünde titreyen ışık
Sönerken
Anlıyor ki:
Bu gece de
Kendinden kaçamayacak!
Yorgun elleri titrek
Çatlak dudakları soluk
Tırnaklarıyla küflü masaya
Bir çizik daha atarken
"Yarın kesin bırakacağım!" diyor
Yüzünde acı bir tebessümle...
Duvar saatinin tik taklarına
Karışıyor Adnan Şenses'in
O eskimeyen şarkısı:
"Doldur be meyhaneci..."
Ve anlıyor:
Artık kimsenin kalbinde
Ona yer yok...
Sabah...
Bir tek...
Rujundan sızan kırmızı bir leke
Kalıyor zamanın duvarında
Ve dibe çökmüş limon çekirdekleri -
Her geceki vazgeçişlerinin sessiz tanıkları olarak...