
Müzmin bir boşluk var havada en çok
da havasını aldığım hayallerden bize ulaşan.
Cümleler var salkım söğüt; sözcükler
var yılışık: azı karar çoğu zarar düşler var ve insan izlekleri. İzler var
peşini sürdüğümüz ve gocunduğumuz yaralar var içten içe kanayan.
Hangi cümle ise rüştünü ispatlayan
firar ediyor yazarın yüreğinden belki de yazardır firar eden yazmaya cesaret
bulup da o cümle iken atan kalbinde saklı.
Düz duvara tırmanan bir böcek gibi
belki de kötülükleri ve zulmü ayağımızla tepine tepine ezmek istediğimiz ve
ezilen kadınlar yiğitliğe b.. sürmeyen erkekler en çok da lenduha ve külüstür
vücutlarında mesken edinmemiş vicdanı itekleyen ve nefreti ve şiddeti hoş gören
kendinde hak bulan.
Bir kadınsa öyküsü olan ama adı
olmayan ve sisli yürekler cehennemi yaşayan ve yaşatan kindar nefsin izini
sürüp de karanlığa karışıyor hayatlar yün yumağı gibi arapsaçı.
Bir cüssesi var mı sahi Fatma
kadının?
Eni kaç boyu ve de neye denk düşer?
Hep mi küçük hep mi sessiz hep mi
yanar bağrı ve böğrüne saplanan ağrılar…
Küçüldükçe küçülüyor adımları ama
öylesine yüce bir ruhu ve kalbi var ki Fatma kadının.
Var oğlu var.
Cümleten kayıp kadın nesli kimi
şehirli kimi Anadolu’mun insanı artık göçebe yüreği ve ruhu nereye firar
edecekse: ah, keşke acıları da terk etse o bedeni. Yoksa çıkmadık candan ümit
kesilmez de…
Yok işte denklemin eşitliği ve
bilinmedik ne varsa ayan beyan.
Çulsuz bir erkek adı koca olan zaten
adı koca değil de gönce olurdu eğer ki kadınına sahip çıksa yine de genelleme
yapmak ne derece mümkün?
Bak işte Fatma Kadın.
Bak işte Müzeyyen Hanım.
Kim mi kimin gölgesinde?
Kadın, vatanı kocası olan.
Erkekse cenneti cehenneme çeviren
oysaki cehennemi cennete de dönüştürebilen.
Çok mu oldu sahi, Fatma ile olan
dostluğu Müzeyyen’in ya da bir as üs ilişkisi ise çok mu oldu Müzeyyen’in
Fatma’ya kol kanat gerdiği?
Neresinden başlasak ki bu hikayeye?
Yoksa ortada bir hikaye yok da Fatma ile Müzeyyen asla mı var olmadı?
Kanıksadığımız değerler.
‘’Yetişin, dostlar, yetişin!’’
Kimse haykıran kimse elini uzatan ve
ne yazık ki enkaz altında kalanlardan ses yok.
Enkazın yeniden dikileceği şaibenin
ta kendisi.
Yiten gitti bir kere.
İsyanın repertuarı ve acının
çözülmeyen şifresi ve bağışıklık kazanan tüm insanlık adına.
Tadını çıkarmaksa hayatın…
‘’Fatma Kadın…’’
‘’Yettim gayri.’’
‘’Az gelsene.’’
Gelen gidiyor madem gelir mi acaba
yanı başıma?
‘’Azıcık su doldur bardağıma.’’
Ne ara çöktü ise dizlerine üstelik
koskoca iş kadını. Ne ara çömdü ki?
Sözcükleri yok bu sefer kadının
aslında ortada kalan bir kadın da değil iken sadece kocası tarafından sömürülen
yetmedi şiddet mağduru oysaki okumuş, güngörmüş bir kadın Müzeyyen.
‘’Hanımım…’’
‘’De Fatma ne diyeceksen de.’’
‘’Az evvel karakoldan aradılar.’’
‘’Bulmuşlar mı izini?’’
‘’Yok. Ama az kaldı dedi polis. Az
sonra düşermiş avuçlarına.’’
‘’Giden gitti be Fatma. Bak karnım
dümdüz. Bak bebeğim şimdi ölü. Bak gözlerim mor. Bir bak ya da utanıyorsan
hanımından bakma. Hatta kapıyı çekip git istersen. Beyin bir şey demesin.’’
‘’Olur mu hiç hanımım? Şimdi ben sana
bir çorba kaynatayım. Bak nasıl dinecek ağrıların.’’
‘’Fatma?’’
‘’Dinliyorum.’’
‘’Kocan kızmaz değil mi? Bak kaç
gündür evine gitmedin geceyi bile başımda geçiriyorsun. Bak demedi deme. Allah
esirgesin ya…’’
‘’Beyim bilmez mi beni? Bunca şey
yaşadın hatta beraber yaşadık. Asla sitem etmez. Hem o çoktan çorbasını içip
devirmiştir küfeyi.’’
‘’İlahi Fatma, nereden bulursun böyle
cümleleri? Okumakla iş bitmiyormuş işte. Gördün mü? Tahsilli adam dedik. Okumuş
ve aydın ve olgun. Ah!’’
‘’Konuşma istersen hanımım bak daha
yeni yaraların. Dudağına attıkları dikiş açılmasın hani yeniden.’’
‘’Dikişleri açılsın patlasın da tüm
yaralarımın. Bak elim ekmek tutsa da dikiş tutturamadım ben bir kez. Hatta iki
kez.’’
‘’Kader be, hanımım. Allah’ın hakkı
üçtür hem.’’
‘’Güldürme beni şimdi bak nasıl
ağrıyor böğrüm. Ne yani bir kere daha mı imza atayım evlenip de? İkisinde de
hezimete uğradım. Hem ilk eşim koskoca…’’
‘’Mesleği ne olursa olsun yeter ki
insan olsun dokunmaya dahi kıyamasın sevdiğine, değil mi hanımım?’’
‘’Sen hangi üniversiteden mezunsun
bakayım? Hele ki nur yüzlü kocan. Bak, beni bizi bile utandırdınız. Affedecek
misin sahi?’’
‘’Af etmek ne demek? Helali hoş
olsun. Sen kan revan içinde iken gelmez miyiz? Yapma, demez miyiz o iblise? Af
ola hanımım. Ne de olsa nikahlı eşindir. Dememem lazımdı.’’
‘’De, istediğini de. Az bile gelir.
Şerefsiz adam bir de beyin yaralandı benim yüzünden. Ama var ya,
yetişmeseydiniz kan kaybından kesin öbür dünyayı boylamıştım. Yoksa iyi mi
olurdu bebeğimle beraber göç etmek dünya denen cehennemden?’’
‘’Haşa. Herkes öyle mi ya da her yer
aynı mıdır? Elbet sen de…’’
‘’Hiç boşuna teskin etme beni. İki
kocamdan da şiddet gördükten sonra.’’
‘’Eh, güzel kadınsın kıskandılar
seni.’’
‘’Güldürme ayol. İşten eve, evden
işe. Hem seven adamın eli kalkar mı karısına?’’
‘’Lafın gelişi be hanımım. Ben de
senin gibi okuyup çalışmak istemez miydim? Ama ailemin elinden gelen bu
kadardı. Yine de senin yardımın olmasa okuma yazma kursunu da bitiremezdim. Hem
biliyon mu, dışardan sınava gireceğim ilk öğretimi bitirmek adına. Beyim de pek
heveslendi hani. Ben de liseyi mi bitirsem dışardan diyor.’’
‘’Hem sen hem eşin zaten
alabileceğiniz tüm diplomaları Allah katında almışınız yine de elimden geleni
yaparım yeter ki…’’
‘’Yorma kendini. Azıcık uyu hele de
dinsin ağrıların. Ben yanındayım.’’
***
‘’Fatma, Fatma, uyan hele. Len gâvur
ölüsü gibi uyuya kaldın. Kalk da koy çayı. Sonra da suyu ısıt da bir su
döküneyim de gitsin kiri pası vücudumun.’’
‘’Sana diyom. Ses etmiyon. Fatmaaa…’’
***
‘’Fatma Kadını en son ne zaman
gördünüz?’’
‘’İşten geç geliyorum eve. Geldiğimde
çoktan gitmişti. İşi bitti ki evine gitti dedim.’’
‘’Bunca zamanlık hizmetliniz. Demez
miydi hiç şiddet gördüğüne dair yok mu yakınması?’’
‘’Ne diyorsunuz, memur bey?
Kocasından hep hoşnutlukla söz ederdi. Çok anlayışlı ve ılıman bir beyi vardı
Fatma’nın ve asla şiddet gördüğünden de bahsetmedi. Hatta…’’
‘’Dinliyorum, Müzeyyen Hanım.
Bildiklerinizi anlatın lütfen.’’
‘’Hatta geçen ay eşimle yaşadığım
kavgada yetişen onlar olmuştu. Şiddet gören bendim aslında ve Fatma ile kocası
gelip beni zor kurtardılar eski eşimin elinden. Aklım almıyor doğrusu.’’
‘’Size bunu tekrar yaşattığımız için
üzgünüz Müzeyyen Hanım ama siz de farkındasınız ki Fatma’nın katilini bulmak
zorundayız üstelik öldürülmeden evvel cinsel istismara maruz kalmış. Çocukları
yok muydu?’’
‘’Çocukları olmuyordu bildiğim
kadarıyla hatta ben hamile kaldığımda bayağı tereddüt ettim Fatma’ya söyleyip
söylememe konusunda ne de olsa çocuğu olmuyordu. Gerçi bebeğimi kaybettim
ama…’’
‘’Siz ve hizmetliniz ve bir ay arayla
ikiniz de şiddete maruz kalıp. Gerçi Fatma sizin kadar şanslı değilmiş ama. Bir
de…’’
‘’Bir de ne?’’
‘’Fatma öldürüldüğünde yapılan otopsi
sonucu tespit edildi ki; Fatma iki aylık hamileymiş. Buna ne diyorsunuz?’’
‘’Peki, kocası biliyor muydu bunu?’’
‘’İz peşindeyiz büyük ihtimalle
biliyordu hele ki önceki evliliklerini de mercek altına yatırdık mı. Resmi
nikahlı eşine ulaştık elbet Fatma’nın üstüne kuma geldiği malum.’’
‘’Yani, bir de resmi nikahlı eşi mi
varmış? Bundan haberim yoktu. Kadın ne dedi peki?’’
‘’Allah acıdı bana, dedi de başka şey
demedi.’’
‘’Yani, adam kısır mı demek
istiyorsunuz?’’
‘’Bunun için net bir şey söyleyemeyiz
ama en yakın zamanda adamı enseleyeceğimizden de kimsenin şüphesi olmasın.
Elinizdeki ne Müzeyyen Hanım?’’
‘’Fatma günler evvel okulunu dışardan
bitirmek için sınava girmişti. Sonucu gelmiş sınavın.’’
‘’Açmayacak mısınız?’’
‘’Her şey için çok geç değil mi?
Bazıları için çok geç bazıları içinse erken gerçi ama…’’
‘’Ne demek istediniz ki?’’
‘’Keşke bilmem gerekenleri söyleseydi
bana rahmetli.’’
‘’Ne değişecekti peki?’’
‘’An itibari ile morgda olan ben ve
hayatta kalan Fatma olabilirdi ne de olsa eski eşimin beni öldürmesine son anda
mani oldular. Keşke ben de Fatma için bir şeyler yapabilseydim.’’
‘’Hala yapabilirsiniz, Müzeyyen Hanım
ki o kadar çok Fatma var ki şiddete ve zulme maruz kalan. Gerçi onun için geç
ama diğer Fatmalar, Ayşeler için hala bir şeyler yapabiliriz.’’
‘’Umarım.’’
‘’Ummayın emin olun. Cenazesi yarın
Fatma’nın öğle namazını müteakip gerçi cenazesine kimsenin gelmeyeceğini tahmin
etmek için zor değil ama…’’
‘’O kadar emin olmayın. Hele ki bunca
yaşanandan sonra…’’