
Rengini biledim güneşin: tevafuk
yüklü bir sarnıç aşkın ekininde saklanmış yanlış bir rota bellesem de aşkı
yüreğin mızrabı ile cilveleşen sözcüklerin sefil yalnızlığı
Mihrabı örten destursuz bir iklim
zikreden
Şairin duası
Sözcüklerin duvağı
Yanlış iklimlerde yanlış gönüllerde
Zikrine teslim fikri yoldaş şiirlerin
Varlık yokluk kavgası
Meylettiği kadar zamanın tanrısı
Mahal verense hüzne, yokluğun acısı…
Etle tırnak misali
Kalemin debdebeli seyrüseferi
Mıhlanmış sözcükler ufkun rengine
Bandığı kadar güneşi
Karanlığı hatmeden yüreğin verildi
bir kez onayı
Yoksa sever miydi böylesine şair?
Serencamında bilinmezin
Ekin zamanı düşer miydi yola
Bir başına baştan sona
Uzandığı sözcükler kabrin çağrısı
Yetim minvalinde ömrün
Sözcüklerle örtündüğü değildi yalan
Önsezisinde uyuyan bir şiir daha dile
geldi
Varlığın tapusu nasıl ki zimmetliydi
Rabbine…
Dilemması bilinmezin,
Dilaltı bir esinti şiirin nüvesi
Seken hece hece
Sarkan pervazından
Sedefli ruhu gerçeklerin
Yüzü suyu hürmetine
Tapındığı kadar İlahi Aşka
Yürüdüğü millerce ülke
Ülküsü aşk
Ümmeti özlem
Hürriyeti yoktu hem ezelden
Hüviyetine sadık bir tanrı adeta.