Günce – 27 Haziran 2025
Akçay’dan bir sabah selamı…

Uykumu almışım; uzun süre yatağın serinliğinde pustum. Sonra parmak uçlarımda usulca yürüyüp oturma odasındaki kapalı balkona geçtim. Üstümü başımı alıp yine sessizce yatak odasına döndüm. Engin’i nazikçe uyandırdım, “Ben yürüyüşe çıkıyorum,” dedim fısıltıyla. Sabaha dek çalışan o cefakâr tavan vantilatörleri, yerini Akçay sabahının serinliğine bırakıyor. Perdeler hafif hafif salınıyor; sanki ruhumu okşuyor. Huzur, bir adım ötede duruyor ama ya göremiyorsanız?

Daha önce bahsetmiştim: Nebahat Sultan ve Sebahat Teyze… Bitmek bilmeyen ağız dalaşları içimi yoruyor. Belki de onlara, dünyanın merkezinde olmadıklarını fark ettirmenin zamanı gelmiştir. Sonuçta yanlarına gelen torunları, gelinleri, çocukları… Hepimiz biraz huzur aramıyor muyuz?

Bu düşünceler eşliğinde dışarıya adım atıyorum. Sabah saatleri ferah, sıcak henüz bunaltmıyor. Sahilde yürüyenler, koşanlar, yüzenler… Bisiklet süren emekli gençler… İri yarı sokak köpekleri hâlâ rehavet içinde. Belediye temizlik görevlileri işlerinin başında. İçlerinden biri, iri siyah köpeğe “Kara kızım, nasılsın bakalım?” diye sesleniyor. Bu küçük sevgi anı, dün izlediğim o vahşet videosunun ardından içime su serpiyor.

Bir sarman kedi pusuya yatmış, dikkatle avını izliyor. Bakışlarının yönünü takip edince anlıyorum: Kumsalda dolanan bir kumruyu gözlüyor. Derken fırından yeni çıkmış çıtır bir simitin kokusu sarıyor etrafı. Elimde sıcak simitle her zamanki çayhanemize yöneliyorum. Boş bir masa bulup oturuyorum. Tavşan kanı çayımı söylüyorum. İç sesim mırıldanıyor: “Ne çok edebiyat dökülmüş şu çayın üstüne…”

Yan masada bir karı koca görüntülü görüşme yapıyor. Tam anlayamasam da, konuştukları kadının Akdeniz’de bir yerlerde olduğunu çıkarıyorum. “Hâlâ sıcak, klimayla bile zor,” diyor. Beyefendi telefondaki kadına defalarca “Ülkü” diye sesleniyor. İsmin güzelliği, sesindeki yumuşaklık dikkatimi çekiyor. Akçay’ın güzelliğini övüyorlar. Bu konuda ben de onlara katılıyorum.

Güneş yükseldikçe yazma içgüdüm ağır basıyor. Hem gölgeye kaçmak hem de daha sakin bir köşeye çekilmek için başka bir masaya geçiyorum. Yeni bir çay sipariş ediyorum. Kalemim elimde, içim yazmakla dolu…

H. Çiğdem Deniz
( Akçay’dan Bir Sabah Selamı… başlıklı yazı çitlembik tarafından 27.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu