OHRİ VAKIFLARI

 

1385 yılında bir kısmı,1395 yılında tamamı Osmanlı hakimiyetine giren ve Ebubekir Hazım Tepeyran (1864-1947) tarafından:Gayet latif zümrütler ortasına pek mahirane yerleştirilmiş beyaz bir elmas-pare gibi yeşil, mürtefi dağlar arasında tekevvün etmiş olan Ohri Gölü mevkisinin her türlü letafeti,saf,berrak suları,ca-be-ca açık,koyu mai hareleri;müşaşaa serv-i siminleri nazar-rüba akisleriyle hakikaten temaşasına doyulmaz bir belde-i tabiattır. diye methedilen, Makedonya’nın incisi olarak vasıflandırılan Ohri 550 yıl boyunca Türk-İslam şehri olarak yaşadı. Osmanlı fethettiği her yerde yaptığı gibi en batı sınırındaki Ohri’yi de inşa ettiği mimari hayratlarla süsledi. Vakıf şehir haline getirdi.    

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Müslüman mahallelerinden;Ohrizâde, Tekke, Haydar Paşa, Koca Siyavuş Paşa, Zulmiye, Hacı Hamza, İskender Bey, Yunus Voyvoda, Koçi Bey, Emin Mahmud, Kara Hoca gibi seçkin mahallelerin isimlerini zikretmiştir. 1670 yılında Ohri’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, tarihi eserlerden söz ederken; 17 adet cami, 17 mahalle mescidi (İskender Bey, Yunus Voyvoda, Koçi Bey,Emin Mahmud, Kara Hoca, Çınarlı ve Çarşı mescideleri), 2 adet bilgin medresesi, 7 adet mektep, 3 adet han, 2 adet hamam (Ohrizade ve Gazi Hüseyin Paşa hamamları), 150 adet dükkanın bulunduğu çarşı ve bedestenden bahsetmiştir. Ayrıca ilim sahiplerinin toplandığı 7 adet kahvehanenin varlığından söz etmiştir. Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri isimli çalışmasında, Ohri’de bulunan camileri harf sırasına göre dizerek bilgiler vermeye çalışmıştır. Ayrıca Semavi Eyice’nin de “Ohri’nin Türk Devrine Ait Eserleri” adlı makalesinde şehirdeki cami, tekke, türbe, mescid ve hamamlarla ilgili önemli bilgiler verdiği görülmektedir. Ohri şehrinde her camiye ait vakfiyeler de vardı. Osmanlı Dönemi’nde Balkanlar’daki en eski vakfiyelerden biri, bugün Ohri’deki İmaret Tepesi’nde türbesi bulunan Ohrizade Sinaneddin Yusuf Çelebi’ye ait vakfiyedir.

      .... Uzun yıllar (500 yılı aşan bir süre) Türk hakimiyetinde kalmış olan Ohri’de yukarıda sözü edilen çoğu eserlerin şu anda mevcut olmadığı görülmektedir. Bugün Osmanlı Dönemi’nden kalan 10 adet camiyle Haydar Paşa, Sinan Çelebi ve Pir Mehmed Hayati’ye ait türbe yapıları, bir adet hamam, iki adet mescid, bir adet saat kulesi, Osmanlı sivil mimarisinin izlerini taşıyan geleneksel Türk evleri ile Ohri Çarşısı,bu döneme tanıklık eden tarihi Türk – İslam eserleridir. Yrd. Doç. Dr. Halil KURT,Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü,Uzman Necibe Nur ALAYDIN Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Öğrencisi
            Şaban ayının son günlerinde 896 yılında ( 29.06-08.07.1491 ) Arapça yazılan vakfiye belgesinin uzunluğu 6.43 metre ( yazı 3.47 metre) ve 30 santimetre genişliğindedir.
          
1846 yılında Ohri Sancağı’nın Kaymakamı Şerif Bey olur. Şerif bey Hacı mahallesinde yeni bir medrese-Ahmet Şerif Bey Medresesi-inşa eder. Medresede 9 odada 14 talebe ikamet ediyor. Bu medrese yıkılmıştır. Ahmet Şerif Bey’in vakfiyesi de mevcuttur: Medreseye bitişik 5 dükkan, Bunların karşısında 3, Hacı Hamza Camiine muttasıl 6, Aynı yerde 1,Hacı Kasım mahallesinde 12, Hacı Kasım mahallesinde 9 dönüm mülk ev, Ohri’de İmaret Bahçe denilen müştemilatiyle beraber mülk sebze bahçesi, Resne nahiyesinde Manastır Caddesi üzerinde Kruşye yerinde senevi iki yüz para mukataalı arsa yeri üzerine han, Manastıra tabi Beç karice kariyesinde 0.5 dönüm bağçeli iki yüz para mukataalı 3 değirmen, İmarette kullanmak üzre 22 kazan, 20 kapaksız büyük sahan, 1 büyük güğüm, 1 küçük güğüm,1 kevgir,1 demir kepçedir. Hayır şartları ise: Zemin mukataaları 400 para, tevliyet senevi bin kuruş. Nezaret 4000, Medreseye 4000,Aşure 500, aşçıya 20. Mevlid, Kuran,Kelime-i tevhid çeken 10 kişiye 300, 64 adat ekmek günde 32, 30 kuruş helada kandil hizmeti için ayda 3 okka zeytinyağı, irad fazlası tamirata ayrılacaktır. Medresede 9 odada 14 talebe ikamet edecektir. Tarihi 1262 17 Şevval (7 Teşrinievvel 1846 ) olup 14 şahit imzalamıştır. Eyüp SALİH, Araştırmacı Yazar.

 

( Ohri başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 14.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu