Yaz aylarında, özellikle tarlalarda çalışırken vazgeçilmezimizdi hasır şapkalar. Hem hafif hem gözenekleri sayesinde saçlarımızı terletmemeleri, hem dayanıklı olmaları hem de geniş kenarlarıyla kovboy şapkalarına benzemeleri nedeniyle köylerde en çok tercih edilenlerdendi.

“Baba, bana hasır şapka al!” diye tutturmuştum, beş-altı yaşlarındaydım. Şehirde yaşamıyoruz ki her istediğimiz anında yerine getirilsin; bazen bir hafta beklerdik, bazen bir ay.
“İstersen tuttuğun takımın (Galatasaray) şapkasını alayım,” diyordu babam, ama ikna olmam mümkün mü?

Hasır şapkaların bir başka özelliği  suya duyarlı olmalarıdır yani ıslanırlarsa şeklini kaybedebilirler. O yüzden yağmura yakalandığımızda korumamız gereken tek şey, o zamanlar cep telefonlarımız yoktu, şapkalarımız olurdu ve gözümüz gibi bakardık onlara.

Şapkam alındığında dünyalar benim olmuştu çünkü çocukların sevinçlerini ölçebilecek ne bir alet icat edilebilmiş ne de o sevinci tam anlamıyla anlatabilecek kelime bulunabilmiştir bugüne kadar. Ancak bu hevesim uzun sürmedi; öküzleri otlatmaya gittiğimde devamlı şapkama hamle yapıyorlardı yemek için. Ben de merak ettim  ve şapkamı çıkartıp  sunduğumda parçalayıverdiler.Meğerse hasır şapkalar arpa, buğday, mısır, saz, kamış ve palmiye liflerinden yapılıyormuş.
( Hasır Şapka başlıklı yazı berberce tarafından 20.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu