
Esinlenende saklı esaret mi?
Yalnızlığın kırbacına sevdalı ürkek
bir vaveyla kadar
Hükmeden kaderine, celladına âşık
ilham perisi
Sözcükler yaldızlı…
Aşk cafcaflı.
Yerin göğün üstüne tuğla koymaya
meraklı
Sevdalı semazende saklı yüreği
O yazılmayan masalın sonundan ne
şüphe?
Beylik bir mutluluk dilememişti
prensesin
Mağdur yüreğinde saklı o kehanet ki
Dehlizlerde asılı cesaret:
Bir imha edemediği
Gel gör ki acının ihya ettiği
Sil baştan ömre tezat bir huzur
dilendiği
Evrende saklı ne muradı varsa insanoğlunun
Kader dendi mi:
Ceketinin düğmelerini iliklediği.
Göğe taht kuran hangi acı hangi ara?
Sefasını sürmekse dünyanın
Kat çıkılan bunca acıya mı razı
gelecekti?
Sönen ışığın müptelası
Körüklenen ateşin sevdalısı
Sevda denizinde ümmetine sadık bir
aşk:
Sefil mavinin nazarında
Unutulmuşluğun da bekası
Her daim içtimada masallar
Yazılmayı beklemeden dahi solan
rüyalar
Açıp kapanan kalp gözüne
Neden razı gelmedi dünde kalan
hayaller?
Mevsimin uğuru bir kar tanesi
Vedası rahmetin
Dizginlenen muğlak rota
Kaza eseri saptı mı tali yola…
Endamlı bir boşluk
Aşkın selasına boyun eğen her masum
üveyik
Bir satırda saklı izdiham
Bir kitapsa aşkı konu alan
Yetmedi gitti dizginlenemeyen lanetin
öfkesi.
Sözcükler ne ulur orta
Ne de şair aciz durduk yere
Kaykılan her gölge belki de inzivada
Geçen günün kölesi olmaya binaen
Varla yok arası umut
Bir dokun da bin ah işit.
Mizaç şakıyan
Yok da eser hani yalandan.
Bir esaretse kaçış
Bir ruhsa sıkışan bedene
Sürünen her hece şiire gebe
Şiirler yarın
Yarınlar dünde unutulan mirasın
hatırına
Acıyı da peşkeş çekti mi umuda.