İbibik Kuşları


İbibik Kuşları


 

İbibik kuşlarının bilimsel adı Vanellus vanellus’tur(Dolayısıyla "Vanellus vanellus" ismini Türkçeye anlam olarak çevirmek istersek, yaklaşık olarak "küçük fanfar, küçük fanfar" ya da "küçük borazan" gibi bir ifade kullanabiliriz. Ancak, kuşların adı Türkçede zaten "İbibik" olarak yerleşmiştir ve bu isim bilimsel adı karşılayan halk arasında kullanılan isimdir.). Kulakları keskin, gözleri parlak ve dikkatli olan bu kuşlar, genellikle 30-35 santimetre boyunda olurlar. Uzun ve güçlü bacakları, onlara suda ve çamurda rahatça yürüyebilme imkânı verir. Özellikle nemli, ıslak çayırları ve bataklıkları severler; çünkü burada böcek ve solucan gibi yiyeceklerini kolayca bulabilirler.

İbibikler, gündüzleri çok aktiftir. Sabahın erken saatlerinde başlayıp gün boyunca orman kenarlarında, tarlalarda ve çayırların üzerinde uçarlar. Uçuşları biraz tutuk ve dalgalıdır, ama çok çevik bir biçimde havada küçük dönüşler yapabilirler. Onların en dikkat çekici özelliklerinden biri, başlarının üzerindeki küçük tüycüklerden oluşan taç benzeri bir saldırganlığa benzeyen süsleridir. Bu taç, özellikle çiftleşme döneminde erkek kuşlarda daha belirgin olur.

İbibiklerin beslenme alışkanlıkları da oldukça ilginçtir. Toprakta yürürken, keskin bakışlarıyla suda veya çamur içinde hareket eden küçük böcekleri ve kurtçukları yakalarlar. Güçlü gagalarıyla bu canlıları yakalamak, en önemli gündelik işleri arasındadır. Onların beslenme şekli, ekosistemde böceklerin dengelenmesine yardımcı olur; böylece tarlalar ve bahçeler zararlı böceklerden korunmuş olur.

Yaz aylarında, havaların ısınmasıyla birlikte ibibik kuşları yuvalarını kurarlar. Yuvalarını çoğunlukla yere, otların arasına veya çalılıklara kapalı bir çukur açarak yaparlar. Buraya 3-4 tane benekli yumurta bırakırlar. Anne-baba kuş, bu yumurtaları dönüşümlü kuluçkaya yatarak 21-28 gün arasında korur. Çıkan yavrular, anneleriyle birlikte hızlıca yürümeye ve besin aramaya başlarlar. Henüz uçamayan küçük ibibikler, anne babalarının koruması altında kalır ve gün geçtikçe uçmayı öğrenirler.

Kış geldiğinde ise ibibikler, sıcak bölgelere doğru uzun yolculuklara çıkarlar. Bu göç hareketi, onları koruyucu ve güçlü yapar. Bazen binlerce kilometre uçarak Afrika'nın sıcak topraklarına ulaşırlar. İlkbaharda yeniden yuvalarına dönerek, yeni hayatlarına başlarlar.

İbibik kuşları sadece doğanın değil, insanların da dostudur. Çünkü onların varlığı, sağlıklı ve dengeli bir çevrenin göstergesidir. İnsanlar, ibibiklerin seslerini duymak ve onları izlemek için açık alanlara gider; böylece doğayla bağlarını güçlendirirler.

Bu yüzden ibibikler, sadece güzel tüyleri ve neşeli sesleriyle değil; doğadaki görevleri ve hayat mücadeleleriyle de özel kuşlardır. Onları koruyup sevdiğimizde, doğa da bize güzel şarkılarıyla geri döner.(Alıntıdır)

 

Ormanın kıyısında, yeşilin en güzel tonlarının arasında küçük bir ibibik ailesi yaşıyordu. Anne ibibik, yılın ilk sıcak gününde yere küçük taşıtları olan yuvasını özenle yapmıştı. Baba ibibik ise etrafta gezinip en lezzetli böcekleri bulmakla meşguldü. En küçükleri, Minik, kanatlarını yeni yeni çırpmaya başlamıştı.

Minik, bir sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanıp annesine şöyle dedi: “Anneciğim, bugün ilk defa uçmayı deneyeceğim!” Annesi hafifçe kanatlarını açıp “Merak etme Minik, her kuş önce acemidir. Sen güçlüsün, denersen başaracaksın.” diye cesaret verdi.

Minik, tüylerini düzeltti, küçük bacaklarını yavaşça kaldırdı ve havalandı… Birden dengesini kaybetti, yere doğru küçükçe sallandı ama hemen tekrar kanatlarını açtı. Baba ibibik, uzaktan sevgiyle izliyordu; “Harikasın oğlum, düştüğünde kalkmak cesaret ister.” diye mırıldandı.

Minik, biraz sendeleyerek ama devam etti. Günler geçtikçe daha yükseğe çıkmaya başladı, ormanın ve tarlaların üzerine uçtu. İlk uçuşlarının heyecanı ve annesinin ona olan sevgisiyle kalbi neşe doldu. Artık o, sadece küçük bir yavru değil, gökyüzünün cesur minik kuşuydu.

Bir sonbahar sabahı, Minik ailesiyle birlikte uzun bir yolculuğa çıktı. Afrika’nın sıcak topraklarına doğru süzüleceklerdi. Minik biraz korkuyordu ama annesi ona fısıldadı: “Her yeni yolculuk, yeni umutlar demektir. Sadece birlikte olursak her şey mümkün.” Ve birlikte, sonsuz gökyüzünde kanat çırparak yol aldılar ve Türküye’mize gelerek, Ahmet Zeytinci kardeşimin penceresine konarak, daha sonrada edebiyat evinin damına, sonrada benim evin penceresine konarak böylesine güzel bir anlatıya dönüştü.

İşte ibibiklerin hayatı, cesaretle ve sevgiyle dolu böyle bir hikâyeydi. Her yeni güne umutla, her zor anıya birlikte göğüs gererek başlıyorlardı. Doğa onlarla daha da güzel, daha da yaşanılır bir yer oluyordu, vesselam.

 

Mehmet Aluç
Not: Ahmet Zeytinci kardeşimin" İbibikler öter ötmez oradayım" eserini okuduktan sonra yazılmıştır.
( İbibik Kuşları başlıklı yazı kul mehmet tarafından 11/4/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu