
Her düşün vardı bir mağlubiyeti belki
bir kancası ya da takas ettiği bir yenilgi peşi sıra günün, ayağın tökezlediği
sefil bir tümsek aşkın esaretine tüy diken bir hece elbet zanların doğumunu
tetikleyen bilinmedik bir zümre.
Düşlerini lehimle, sevgili yetmedi
kayrasına aşkın hicaz makamında mumlar dik ve dik omuzlarımda taşıyacağımdan da
fazla yükü teslim et yüreğime.
Muhtelif acılardan çıktığım yolda
Zemherilerde nöbet tuttuğum
Ölüm öncesi sefaletinde sözcüklerin
Kurduğum değil kuramadığım hayallerdir
Vurulduğu yeri yüreğimin.
Düşkünlüğüm meddücezre
Bir kuru tebessüm
Armağan eden meleklerin rotasında
Gizlendiğim devasa bir lanet
Aşkın amberinde
Varlık denen hiciv ile hizmet
Ettiğim evrendir konuşlandığıma şahit
Bir düş geçişi izini sürdüğüm ömrün
de devasa
Çatısı içimde saklı binlerce çocuk
Kimince solgun bir çiçek
Belki de makberi taşlayan iblisin
Süregelen lanetidir
Sefasını sürmekse hazanın
Baharı müjdeleyen ruhumla da saf
tutacağım elbet.
Sömürülen kim ise
Sönen de hangi ışıksa
Aşkla yanacak rahmeti daha da çok
Daha da çok anacağım Rabbimi
Gözünden düştüğüm kimse
Yalanlarına meze olmadım ben nefretin
ve şehvetin.
Bir tomurcuk saklı en derinde
Tünediğim hangi yürek ya da hadis
Türediğim hüznün bakiyesinden
Uçuşan saçlarıma
Ektiğim rüzgârla içli dışlı bir
seferiyim
Bir de muadili iken öfkenin
Haznesinden taşana değil
Yüreğinde saklı hazinesine el
sürdüğüm
Güncemin ve sevgimin de
Kayıp lehçesi peşi sıra sürüklendiğim
Bir niyet ki içimde saklı keramet
Gönül gözünde sakit her güzellikle
hemhal.
Bir kumru mizacı demlendiğim hasret
Derlediğim mabet
En çok da varlığıma namzet bir vicdan
Gönülden taşan her huzme
Esiri olmaksa sözcüklerin
Önce çektiğim Besmele
Büyüttüğüm kadar devasa bir aşk
Rahmetin güncesinde serili
O gök kuşağı ki görünmez ne ise
Namzet olmak elbet mukadderat ne ise
Tükenmek bilmeyen bir servet ulaşmak
adına
Bilinmeze.