Kadınların Güncesinden Bana Düşenler
13 Kasım 2025
H. Çiğdem Deniz
Bugün yazarken aklıma ilk günlük tutan kadınlar geldi.
Kim bilir nasıl bir sessizlikte yazarlardı?
Belki ben gibi; koro çalışmasından dönmüş, bir fincan çay demlemiş, kalemi eline almış…
Sesler, notalar hâlâ kulaklarımda, ama içimde başka bir melodi çalıyor: kadınların asırlardır süren iç sesi.
İlklerinden biriymiş Lady Margaret Hoby.
1600’lü yıllarda İngiltere’de yaşamış.
Her sabah dua edip akşam günlüğüne yazarmış.
Tanrı’yla konuşur gibi…
Ben de bazen yazarken, içimdeki karmaşayı toparlamak isterim — bir tür dua gibi.
Yazmak belki de insanın kendine söylediği en sessiz “tamam”dır.
Sonra Lady Anne Clifford geliyor aklıma.
Soyluymuş ama bir o kadar da yürekli.
Babası öldüğünde hakkını aramış yıllarca, pes etmemiş.
Günlükleri, sabrın ve direnişin yazıya dönüşmüş hâliymiş.
Benim de bazen öyle anlarım olur:
Toplumun içinde bir şeyleri düzeltmek isterim ama söze dökemediklerimi yazıya bırakırım.
Koro provasında bazen sesimi değil, içimdeki sükûnu duyarım — işte o an anlarım ki yazmak da bir mücadele biçimiymiş.
Sei Shonagon geliyor ardından, uzak Japonya’dan.
O, sarayın penceresinden rüzgârı, çiçekleri, insanların küçük hâllerini yazmış.
Benimse aklıma Balıkesir’in rüzgârı gelir; çocukluğumun kokusu, akşamüstleri yankılanan ezan sesi,
kaldırım taşlarına vuran o serinlik…
Bir dönem Adapazarı’nda yaşasam da, içimin asıl sesi hep memleketimden gelir.
Demek ki güzelliği fark etmek de bir direniş biçimiymiş — yok olana karşı.
Ve sonra Murasaki Shikibu.
Onun yalnızlığı, saray duvarlarının arasında bir deniz gibiymiş.
Sessizliğini yazıya dökmüş.
Ben de bazen kendi yalnızlığımı notalarla değil, kelimelerle hafifletiyorum.
Koro da susuyor bazen, şehir de... ama kalem susmuyor.
O, hem sığınak hem yoldaş.
Belki bu yüzden yazmak, sadece bir alışkanlık değil;
kadınların yüzyıllardır birbirine uzattığı görünmez bir el.
Lady Hoby, Anne Clifford, Sei Shonagon, Murasaki Shikibu…
Hepsi sanki kulağıma eğilip diyorlar ki:
> “Biz vardık, sen yazmaya devam et.”
Ben de yazıyorum işte.
Koro bitti, şehir uyuyor, Balıkesir’in sessizliği içime doluyor.
Ama kalem hâlâ ısınıyor elimde.
Belki onların bıraktığı yerden devraldım o ışığı —
belki de her kadının içinde yanan o küçük, inatçı umudu yazıyorumdur.
(
Kadınların Güncesinden Bana Düşenler başlıklı yazı
çitlembik tarafından
14.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.