Fısıltısı yakamozların, sersemce serildiğim mevsim dibine serdiğim örtü ağacın belki de kovuğunda yaşamanın meali kalem-kakan varlığımla havsalamdan taşan binlerce sözcük bazen hırpalandığım sessizliğin duasında saklı sevdalı kalemim.

 

Bir maruzatsa yalnızlık, hırkamın düğmelerine asılı tanrısal bir hicap bense fedaisi sözcüklerin katmer katmer açan güllerin muhatabı ismim ne de olsa insanın beraber yaşlandığı yine kendi ismi ve şimdi bir hal çaresidir doğanın bazen bulmakta zorlandığı ve işte kıvılcımlar saçan gecenin neferi bir yıldız olmanın da meali ve iç sesim bazen dağınık bazen küsen göğün sarnıcı şu devasa diken yüreğe batan yerli yersiz…

 

 

Düşlerimi tahliye ediyorum, bayım ve siz anlamazdan

Geldiğiniz takdirde hiç de kolay olmayacağını öğrendim:

Ne de olsa siz bir düş’ tünüz

Bense içine düştüğümden de fazlasıyla

Sırılsıklam olduğumun ertesi

Geç de olsa anlamıştım aşka düştüğümü

Ne de olsa kirli sepeti yoktu hiçbir düşüncemin

Kurban verdiğimdi hayata benden her dökülen zerre

Kuyucaklı Yusuf olmayı diler miydim sahi öncesinde?

Ya da içine sadece bir taş atılan kuyunun sarnıcı

Ben miydim deli olan?

Yoksa kırk akıllı mıydı

Düşen peşine o taşın…

 

Ah, bir rengim olmadı benim bir ömür

Varsa yoksa beyaz

Tevazu yüklü tıknaz

Bir şarkı gibi nakaratlarına sardığım hayatı

Bazense başa dönüp

Ölümün şerhini hiç düşmeyecekmiş gibi Tanrı.

 

Hep mi sever insan hep mi?

En çok da nazı ve niyazı bitimsiz

Bir yıldızın kuyruğuna takılan uçurtma gibi

Ne de olsa s/avcısıydım ben tüm uçan nesnelerin

Bilemedim hem öncesinde

Benim de kanatlarımın olduğunu.

 

Bir lokma aşım

Bir de hüzün hırkam

İliklerken düğmelerimi

İlişmeden kimsenin

Yakınına hani olur da savrulurdum

Daha da uzağına sevdiklerimin:

Bu yüzden uzaktan sevmeyi öğrendim ben

Çeke çeke acıları yakından ve yakınlarımdan.

Ah, benim uçuk yüreğim

Uçuk çıkmadı da hiçbir zaman düşlerimde

Ama uçmayı pek bir sevdim

Uçurtma avcısı benliğimle

Bazen konduğum en ulvi tepe

Aşkın da ırkı ve rengi yoktu madem

İlahi Aşka düştüğüm değil asla yalan.

 

En çok sevdi mi insan ben severim

Hem de sizin ve herkesin yerine

Nihayetinde kovmuşken kendimi en uzağa

Gördüm ki en çok sevilmesi gereken yine benmişim.

Tası tarağı toplayıp da göçemedim,

Göçmen kuşlara ise çok öykündüm ben

En çok da içimdeki sureler ve hutbeler

İlahi Aşkın katına çıkmak adına

Beş vakitten de fazla bir zaman diliminde

Baş başa kaldığım sevgili Rabbim ve sırdaşım

Nice melek ki akıl melekelerimi bile

Koruyandı onlar

Elbet Mevla’mın izniyle kâh uçup kâh konduğum

Kubbenin her katı

Aralıksız inip çıktığım

Nihayetinde kendimi bulduğum…

 

Aradığımdı üstelik her dem

Aranan değil arınan yürek ikliminde

Kimi zaman kazan kaldıran yeniçeriler gibi

Bazen yeryüzünü kundakladığım

Bazense içimdeki çocuğu kundak bezine sararken

Beti benzi atan bir mevsimde, bayım

Hala saklı sandığım masumiyet ve hüzün

Yüreğimin sarkacında gidip geldiğim bir yol

Ne pembe ne düz

Bazense ördüğüm duvarlar

Sıkıldıkça tırmandığım…

 

Aşkın şahikası bir imleçtiniz belki de bayım

Göğün rotası bir kuş sürüsü gibi

Meylettiğim sadece huzurun yoldaşlığı

Elbet sığındığım Mevla’mın aralıksız eşlik ettiği

Şu gönül pencereme ansızın doğan güneş gibi

Üstelik gecenin dümenini kırıp da

Kırkladığım acılardan edindiğim tecrübe ile

Ehemmiyeti olmasa da çocuk varlığımın

Bazense tefe konduğum tarafınca şu gudubet varlıkların gözünde

Denk düştüğüm hangi izafi sıfatsa artık

Düşüp de peşine atığı ömrün olsa olsa

Saydam ruhumda saklı nice fasıla.

 

Recim edilen her sözcük

Bazense kanat açan mevsimin temsilcisi iken yürek

Radarıma takılı sevgi ve ilgi

Beklediğimden de öte

Gelmek bilmeyen geri

Hani harcadığım ömrün bakiyesi

Bense çatlayan sabrım ve dudaklarımla

Fısıldarken gaipten gelen o sese

Ne de olsa rüştünü ispatladım ben hüznün

Nefesim tükenene değin

Muadili olduğum tek mevsimsiniz, bayım…


( Tek Mevsimsiniz Bayım... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 26.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu