Atik Hoca Uçuyor - Baş Ağrısı ve Neşe
1 Aralık 2025
H. Çiğdem Deniz
On iki Aralık'ta Balıkesir Musiki Derneğimizin kadınlar korosunun seksenler ve doksanların hit şarkılarından oluşan bir konseri olacak. Bu konser iki bölümden oluşuyor. İlk sahneye koro çıkarken ikinci bölümde misafir sanatçı olarak büyük koronun şefi Atik Sahil hocam sahne alacak. Bu konserin sunuculuğunu da kadınlar korosunun şefi olan Nilgül Bulca hocam bana teklif etti. “Vallahi,” dedim, “seni kıracağıma kafamı kırarım daha iyi.”
Bugün çalışmalarına annemi de götürdüm. Annem radyo zamanlarının kadını… Televizyonun olmadığı günlerde doğmuş, çocukluğunu ve gençliğini ilk çağlarında dinleyerek iştirak ettiği o güzelim şarkılarla süslemiş biri. Sesi de güzeldir anneciğimin. Neyse efendim, birkaç satır karaladım o günün sunumu için, ayrıca birkaç şiirimi de koro elemanları ve şefimizin beğenisine sundum karar vermek üzere.
Bu arada, daha önce Nevres’ten bahsetmiştim güncelerimde… Uduyla bana eşlik etme nezaketini göstermiştir her zaman. Sanatını sevdiğim kadar, onun içten ve şakacı hâllerini de severim. Bugünkü çalışmaya farklı renkte elektro gitarıyla Metin hocam da geldi. Hatta yengeç gibi yandan yandan sokuldum yanına; “Farklı bir tarz denemek istiyorum izninizle,” dedim. Her zamanki sakin tavrıyla onayladı ve gitarının tınısı yayıldı koro binasının içinde:
Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm oyunlarım…
Akşamki çalışma için tekrar eve dönmek istemeyen “biz üç silahşör” derken, bir tanesi kesin benim de diğer ikisi kim diyeceksin sevgili güncem… Nazan ve Neriman tabii ki.
Başımın ağrısı geçmedi gitti. Samet'in Almanya’dan getirdiği minik roll-on tarzı ilacı sürüyorum alnıma; pek faydası olmadı. Sonra ders zamanı gelince on on’dan dernek binamıza geçiyoruz. Nilgün ablamdan bir ilaç alıyorum, yutuyorum. Ders başlıyor; şarkıları söylemek de dinlemek de bugün bu baş ağrısıyla bir işkenceye dönüşüyor… Ama dostlar arasındaysanız, hele de sizi büyük bir içtenlikle sarıp sarmalıyorlarsa, ağrı bile karakter değiştiriyor sanki.
Aysun, “Baş ağrısı sana mı ait yoksa bir başkasına mı?” derken kafam iyice karışıyor. Meğer enerji işleriyle uğraşıyormuş… “Hadi,” diyorum, “yalla, bu ağrının sahibi kimse ona gitsin!” Madam Suzinak hemen araya giriyor: “Bence tatlı ye, mutlaka şekerin düştü.” Cemile çantasından Tadelleyi çıkarıp uzatıyor. Nazan nabzımı buluyor, Hande zamanı tutuyor. Ben sanıyorum ki cennetteyim.
Verilen moladan sonra yine dönüp dolaşıp konser konusuna geliyoruz. Atik hoca, misafir sanatçı olarak “Çok uzaklardan geleceğim,” derken yaptığı şakaların devamını getireceğe benziyor. Ve birden: “Sahneye salıncakla ineceğim,” diyor.
Ben hop atılıyorum: “Revü kızları da olacak mı?” diye. Nilgül abla atlıyor, “Altı Eylül Belediyesi duymasın aman,” diye yüzünü ekşitiyor.
İçimden diyorum ki:
Bizim Atik hoca, sahne tarihine geçmeye hazırlanıyor.
Zira dünyada sahneye salıncakla inenler var: Katy Perry zamanında denemiş, Pink havada uçuşa geçmiş, Miley Cyrus salıncakla ortalığı sallamış… Ama böyle “Balıkesir usulü salıncak inişi” daha önce görülmüş müdür, orasını bilemem.
Belki de sahne tarihinde yeni bir ekol:
Göçmen kuş misali süzülerek inen Atik Hoca akımı.
Ve ben, sevgili güncem, işte böyle bir ekolün canlı tanığı olmaya hazırlanıyorum.
(
Atik Hoca Uçuyor - Baş Ağrısı Ve Neşe başlıklı yazı
çitlembik tarafından
2.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.