baş ucumuzda olunca değersizdir zaman
karla kar/ışık yağınca yalnızlık
aşkı hüzne zincirleriz
dile kelepçe vurmakta neymiş
ininden çıkmışsa özlemlerimiz
hayatı suçlar hayata küfrederiz,
şimdi gitmeliyim sensizliğin evine
yaşlı bir rüzgarın kollarında,
en çok hangimize batar cam kırıkları ?
en çok hangimizi yakar uzaklıklar ?
bugün anladım ki vedalaşmak
kalanı değil gideni yıkar,
yıldızların en ihtişamlısı baktığımız olsa gerek
karanlık giyinsede yeni çehresini
aya bir tebessüm yetecek,
bu koca şehir taşımaz artık beni sırtında
düşerim bakışlarından
yavaş yavaş azalır içimde umut,
özlem sürüyor sefasını
düşlerimden tanış olduğum hüzün
vuruyor içime gamını
yeter gözlerimin verdiği mola
ağlamakla başlıyor sevdamın yemini
ne olur ! karanlıklar için/de/de sev beni,
gidiyorum sevgili
doku/namaz gözlerine gözlerim
oysa ben bakışlarına kesmiştim biletlerimi
ve gülüşünle çizmiştim sevdanın resmini
şimdi ardımda deniz mavisi sen
öylece kalsan ve gidişimi izlesen
gerçeği iki yanağından öpüp kabullenmeli
oralarda biryerler de olmalı ruhun
belki de gözlerinin bir şehri vardır orada
yağmur sonraları güneşe bırakırım kirpiklerini
gitme vakti geldi meleğim , gideceğim
yıldızları sokaklara lamba diye dikeceğim !!!
halil ibrahim uzuntaş