İlk önceleri acıları yudumlayamadım
Gençken yeterince çilekeş biri olamadım
Tüm gözyaşlarımı beyaz mendilime silerek
Biriktirip bu günlere kadar saklayamadım…

Ne gerçeklere kol kanat, ne sahip olabildim
Ne de diyarı İslam’ın meşhur beyaz gezgini
Ne baharı ne de çiçekleri büyütebildim
Oldum ancak dünyanın en üzgünü

Önceleri mahcup, utangaç bir yüzle dolaştım
Mevlana’lar gibi semaha bile duramadım…
Üstümde asilinden bir ciddiyet taşıyarak,
Şu kendi nefsimi alnından bile vuramadım…

Bozuk bir plak gibi kendi etrafımda döndüm
Döndüm durdum, karanlık içinde, nuruz, ışıksız
Yine de yaslanıp inancımın omurgasına
Nefsimle savaşarak gölgelerinde uyudum

Külliyen kaderin sahibine de teslim oldum
Sırtım dayadım sadakatle bir akl-ı selime
ilkbaharlar gibi yeniden yeşerdim
Yok, oldu kaygılarım, erdim huzura

Ne sığınacak iskele, ne liman aradım,
Çalıştım çabaladım bir şeylere yaradım
Her bir anımda yüreğim gardiyanım oldu
Ancak öyle iğreti sevdalara bel bağlamadım

Nurdan güller diktim, hayatın güneşsiz yanına
Çifte çubuğa su verdim, erdim ihsanın anına
İyimserliği içip dudaklarımdan bal döküp,
Yine de cevri cefayla kavuştum sefa ihsanına

Antakya-091110

( Yüreğim Gardiyanım Oldu başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 11.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu