BİR GÜZEL İNSAN

 

            Neresinden başlayım bilmem ki. Günlerdir yanıp yakılıyoruz tüm sevenleri… O gitti evimizi çepeçevre saran fidan ve ağaçlar, arkadaş gibi konuştuğu kedisi, komşuların artan ekmeklerini biriktirip naylon leğende güneşletip yemini hazırladığı inek, Bedestendeki yalnız insan emeğiyle hazırladığı birbirinden bağımsız adacıklardan oluşan bahçecikler ve içindeki her türlü nebatat öksüz kaldı.

 

            Doğa’nın şekerci dedesi gitti. Sitedeki ağaçları sever, diplerini havalandırır, budar, sular, bahçedeki bitmeyen işlerle haşır neşirken yanına bir çocuk uğramasın. Ona verecek bir hediyesi mutlaka bulunur açık renk yeleğinin saat cebinde. Bu hediye sakızdır, balon, şeker ve benzeri… Site sakinlerinin değiştirdikleri banyonun mermer kurnaları, ağaçların dibinde yer yer serpiştirilmiştir. Osman hoca onları susuz bırakmaz. Başıboş kedi köpek daha çok ta kuşların su ihtiyaçlarını karşılamaları için…

 

            Osman Hoca İmam hatip Lisesi’nde uzun yıllar meslek dersi öğretmenliği, müdür yardımcılığı ve müdürlük görevlerinde bulundu. Dört kız babası olan hoca, kızlarını yuvadan uçurmadan hacca da gitmedi. Ne zaman ki onları usulüne uygun bir şekilde yolcu etti. Çocuklarına karşı görevini yerine getirdiği kanaatine vardıktan sonra getirdi, hac farizasını yerine.

            Osman Hoca hacı olduktan sonra da değiştirmedi, yaşantısını. Ne kapısını yeşile boyadı, ne sakal bıraktı ne de hacıyım diye başkalarına tepeden baktı. Halen esprili, halen sevecendi.

 

            Çayı çok severdi. Akşam oturmasına gittikleri evlerde ilk sorusu:

            -Çaylar hazır mı? Olurdu.

             Gecenin ilerleyen bir saatinde:

            -Bir çay koyun da içelim demiş. Herkes, duymamazlıktan gelip istirahata çekilmişler. Buna sinirlenen hoca, mutfakta çayla ilgili ne kadar gereç varsa hepsini çuvalladığı gibi doğru odunluğa. Gitmiş yerine yatmış. Kendisi anlatmıştı, bir akşam oturmasında.

            -Ertesi gün çay yapacak. Mutfağın boşaldığını görünce hanım, yana döne gereç arıyor, bana da bir şey soramıyor diye anlatmıştı, gülerek.

            Bu sırada hanım alıyor sözü:

            Bunun huyu böyledir.  Ya istediğini anında yerine getirecek, ya da sonunda olacaklara katlanacaksınız. Sonra aklıma geldi de odunlukta buldum, bir çuval çaydanlığı…

 

            1982’den beri komşuyuz. Birbirimizden ağrıyıp incinmedik. Onun beklenmedik ayrılışı, ailesi kadar komşularını da hatta komşusu ne, bütün bir kenti derinden yaraladı. Cenazesine katılan mahşeri cemaat, bu üzüntünün bir göstergesiydi.

 

            Mekânı cennet olsun yattığı yer, incitmesin. Allah gani gani rahmet eylesin…

( Bir Güzel İnsan başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 25.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu