USTA-ÇIRAK ve BAKAN MUAVİNLERİ…

[email protected]

Seçim sabahı

         Çocuğunun okumayacağına kanaat getiren baba evladını “Eti senin kemiği benim” sloganıyla altın bilezik dediğimiz sanatı öğrensin ve hayata atılsın diyerek ustasına teslim eder.

           Kendisine emanet edilen usta da; makinesinin yanına çektiği çırağın babasına; “Gözünüz arkada kalmasın” sözleri arasında çocuk, küçük ellerin hüzünlü sallamasında babasının uzaklaşmasını gözyaşları arasında izler.

         Hayatın yaman başlangıcıdır bu okul… Burada ne defter, ne kitap, ne de öğretmenlerin anlatımı vardır. Burada yalnızca makinelerin dişlileri tıpkı karşımıza çıkacak engeller gibidir. Bazen sıkışıveririz dişlilere acımasızca… Gürültülüdür ve birkaç saniyenin olası gecikmesinde üretim hallaç pamuğu gibidir.  Çırak adayı baba evinin rahatlığından sıyrılıp kime, ne için çalıştığını bilmeden oyun zannederek tornavidayı eline alır… Artık işçidir… Alın teri damla damladır sümük çekmelerinde… Annenin özenle baktığı ve koruduğu pamuksu eller birazdan yağlanacak, belki de kesilecek veya nasır tutarak hayatı yoğuracak, yorgun bedenlerde…

          Yeni çırak birazdan ustanın eli ayağı olacak ve onu makinenin karşısında izleyecek, zamanı geldiğinde de onun makamına kaçamak oturup makinesine ürkekçe dokunacak ve “Acaba yanlış yapsam ustamdan dayak yer miyim?” korkusuyla tedirgin olarak haftalık alacağı günü bekleyecek.  Bazen de; “Ben ne zaman kalfa olacağım?” diye içinden geçirip duracak… Ve ustası ilk günden alın teri arasında kıskıs gülerek; “Oğlum bakkaldan minare gölgesiyle davul tozunu çabuk al da gel” diye eşek şakasını yapacak. (!)

         1977-1980 yılları arasında faaliyette kalan ve kendi kitaplarımızı basmak adına babamın kurduğu matbaamızda ben çırak olmadan usta olanlardanım. Üç yıl içinde önce tüm ustalarımızı uzaktan göz ucuyla izledim. Onlar akşam evlerine döndüğünde ben, dizgi makinesinin klavyesini kartona çizip boş zamanlarımda üzerinde pratik yaptım. Boyaları elime yüzüme bulaştırarak kitap kapaklarını bastım. Bastığım kitap formalarını harmanlayıp, kesip biçip, kapaklarını takıp kitap çıkarttım. Makinelere oturup bilmediğim yerleri bozulma pahasına kurcaladım. Potanın 180 derece kurşun erimesinde yüzüme sıçrayan yanıklarda yılmadan çalıştım.  Ellerimi esirgemedim benzin, yağ ve matbaa mürekkebinin kirlenmesinde ve makinelere kaptırmalarda…  Top top kâğıtları sırtlandık belimin ağrımasında. Gündüzler yetmedi çalışmalara ve makinenin kasnakları sabahlara kadar döndü. Delicesine gelen uykuyu, kırpıntı kâğıtların üstünde fare gelir korkularına aldırış etmeden birkaç saatliğine geçiştirdik.

         Kirlenmek güzeldir, kirlenmek öğrenmektir ve üretmektir…

          Kirli eller medeniyetin aynasıdır…

         Evet, kendini usta ilan eden Sayın Başbakan Erdoğan seçim öncesinde aldığı “Kanun Hükmündeki Kararname” yetkisine göre “Bakanlar Kurulu”na ince bir ayak çekti…

         Neydi bu ayar? Seçim telâşesin de henüz tartışma fırsatı bile bulamadan TV’de yaptığı konuşma arasına sıkıştırdığı Bakan Yardımcılarının dışarıdan atanabileceğini ve bu atamalarında üniversite mezunu olmalarının gerekmediğini, başarılı ilkokul mezunlarının da bu göreve getirilebileceğini söyledi. Maaşlarının da 10 bin TL’ye yakın olacakmış bu Bakan Yardımcılarının. Evet, Türkiye’mizde ilkokul mezunu olup da çok başarılı insanlarımız her alanda var. Ancak devlet işleri o kişilerin çalıştıkları alanlara hiç benzemez. 28 yıl şef olarak hizmet verdiğim PTT’de 5584 sayılı Posta Kanunu’nu yanı sıra çalışma alanımız ile ilgili kanun, genelge ve tamimleri bilmeden görevi sürdürmek mümkün değildi. Bunlarda ekstra çalışma ve katıldığımız eğitimlerle mümkün oluyordu. 

          Şimdi alt yapısı buna uygun olmayan ilkokul mezunu birisinin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı olduğunu düşünün. Şu halde YGS gibi birçok sınavı eline yüzüne bulaştıranlar böyle bir yardımcı, ne kadar faydalı olur dersiniz? Sizce ülkemiz eğitimde başlarda yarışır mı?

          Ama Çalışma Bakan Yardımcısı’nı ilkokul mezunu ve uzun süre iş aramaktan bunalmış bir kişiyi getirirsek sanırım duygudaşlık yoluyla ülkemizin en büyük sorunu olan işsizliği de bir çırpıda bitirmiş oluruz!

         Veya Maliye Bakan Yardımcısını yine ilkokul mezunu asgari ücretle bin bir zorluk içinde Başbakanımızın üç çocuk diretmesiyle sahip olduğu çocuklarıyla geçinen, yine 700-800 TL emekli maaşıyla sürünen vatandaşlar arasından atarsak hiç de fena olmaz, değil mi? Duygudaşlık yoluyla belki de işsizlik düştüğü gibi maaşlarda tavan yapar!

         İçişleri Bakan Yardımcılığı’na kimi düşünüyorsunuz? Ben olsam düşük maaşlara ve çocuğunu işe yerleştiremeyerek hayata isyan eden ve bunu sokakta protesto ederek biber gazı ile cop yiyen kişiler arasından seçerdim. Hiç olmazsa hakkını sokakta arayanlar biraz olsun rahatlardı!...

         Gelin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı’nı da Benzin zamlarından bunalan ilkokul mezunu bir vatandaşı yapalım! Bu vesileyle ucuz benzin gelir mi dersiniz? Birde düşünün Ticaret ve Sanayi Bakan Yardımcısı’nın çalışmalarını. Hele şirketi ve holdingi olan bir iş adamıysa demeyin keyfine! Seçilmiş bu işadamı sizce kendi şirketlerini tavan yapar mı yapmaz mı? Kendi iş yerleri ile ilgili vergi kanunlarının lehine çıkmasını ister mi, istemez mi? Asgari ücretin artmasını isteyen halkın üzerine biber gazını yönlendirir mi, yönlendirmez mi?

         Bana biraz müsaade, oyumu kullanıp hemen geliyorum…

         Seçim Gecesi

         Resmi olmayan sonuçlar belli olmaya başladı. Kimi partiler, oylarını artırmasına rağmen milletvekili sayılarını düşürdü, kimileri de hem oylarını hem de milletvekili sayılarını artırdı. Önce seçimin ülkemize ve dünyaya barış ve mutluluk getirmesini dilerim. Şimdi herkes kendine göre yorum yapacak. Kimisi “Biz nerede hata yaptık?” ,  “Neler yapmamız gerekirdi?” diye üzülecek, kimisi de kazanmanın sarhoşluğu ile sevinecek.  Hangi dalda olursa olsun kazanmak güzeldir. Kazananı da tebrik etmekte olgun kişiye yakışır. Ama kimse üzülmesin, zira demokrasimiz kazandı. Ne demişler; “İnsanlar layık oldukları siyasilerle yönetilirler”

         Temennim  

         Kutuplaşmanın ve kavganın olmadığı, terörün son bulduğu, demokrasinin iyi işlediği, yasama yürütme ve yargının birbirini özgürce denetlediği, Atatürk İlke ve inkılâplarının benimsenerek çağdaş medeniyetler arasında yer aldığımız, adaletten kimsenin şüphe duymadığı,  tutukluluk süresinin uzun olmadan yargının süratle sonuçlandığı, hayat şartlarının çalışanların lehine değiştiği, işsizliğin azaldığı, kimsenin aç kalmadığı, hırsızlığın, düzenbazlığın ve dalaverenin olmadığı, devlet malının yenmediği ve yolsuzluğun olmadığı, gerek iktidar, gerekse muhalefetin özelikle ülkenin önemli menfaatleri için fikir alışverişi yaptığı,  liderlerin ve siyasetçilerin seviyeli siyaset yaptığı, eğitimde ve basın özgürlüğünde dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığımız, yazarın, çizerin, sanatçının özgürce işlerini yaptığı,  darbenin artık gündemimizden düşüp,  din üzerinden ve artık 1930’lar üzerinden siyaset rantı yapmadığı gibi hiçbir partinin bundan dolayı diğer partiyi karalamadığı, herkesin yaşam hakkına saygı duyulduğu ve hiçbir partinin çıkarını gözetmeyen, özgürlükçü ve demokrasiyi özümseyen en önemlisi de bireyin haklarını ön plana çıkaran bir anayasanın olduğu, vatandaşın şikâyetinin en kısa sürede sonuçlandığı, muhalefetin özgürce yapıldığı ve dış politikası ile dünya barışına katkı sağlayan güçlü ve başı dik bir ülke olması dileklerimle AKP’ye başarılar diler, artık ustanın da önümüzdeki siyaset yolculuğunda yukarıdaki temennilerimi gerçekleştireceği arzusu ile yeni meclisin de ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını yürekten isterim.

             Ayrıca, öğrencilerimize de keyifli tatiller dilerken, öğretmenlerimize de emeklerinden dolayı teşekkürlerimi bir borç bilirim.

             Saygı ve sevgilerimle…

Ertuğrul Erdoğan

12 Haziran 2011/Bursa

www.erdoganlaedebiyat.com

 

( Usta Çırak Ve Bakan Muavinleri başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 13.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu