Ben yapraklar gibi döküldüm
Bulutun olup,
Dağ dağ gezmek düşerken bu kereme
Ben Eylül rüzgârlarınla
Ben topraklar gibi savruldum…
…
Eylül aşkın, hüznün, sitemin,
Matemin mevsimiymiş
Sen yine hala,
Hala hazan rengi şiirlerimde ağlıyorsun
Elimde kadeh, gözlerim camda
Ve kulağımda hala o sesin
Eylül hüznü taşımış gözlerime,
Bak, bak ben de ağlıyorum…
…
Kalemin, şiirin, yalnızlığın
Ve eylül yağmurun olurum
Tuz basarım yarama da
Hep gözyaşlarımda boğulurum
Şarkıların bile rengi solmuş,
Bil ki o dağ yüreklin ölmüş
Tüm dillere destan,
Bitip tükenmeyen öykün olurum…
…
Bütün dağlarında kardelen olur,
Yaşarım dört mevsim
Her Eylül’lü gurbet akşamlarında
Seni mırıldanırım
Masum göçmen kuşlar gibi
İltica ettim gözlerine de
Sesin soluğun olur, coşar,
Gönül evin, barkın olurum…
…
Sensiz mutlulukların
Sevda limanlarında zaman eylül
Göçmen kuşları gibiyim,
Kucağım kucak dolusu gül
Meltem yaz günlerini
Silkelerken ışıltılı eteklerinden
Ne olur, ben geçişlerini seyrederken
Biraz olsun gül…
…
Acıların heybesine ha bire
Eylül hüzünlerimi bırakıyorum
Yüküm çok ağır ve her şeye
Kulaklarımı tıkıyorum.
Sen yine de aç pencereni
Avazın çıktığı kadar bağır.
Sesini bana getirecek hep
Eylül rüzgârlarına bakıyorum…
…
Yine isyanlarda yüreğim,
Öfkemle dağılmış masalların.
Daralır göğsüm, susar sözüm,
Avutmaz olur yalanların.
Anlık gelgitlerle kabarırken
Özüm sakin, özüm küskün
Yolları ve yılları hesapsız mevsimlere
Bölermiş hayallerin…
…
Tebessümlerinden rüzgârlar topladım
Yine yokluğunda
Geceleri şenlikler yapıyordun
Aşkınla badeler dağıtırken.
Kılıçlandım, oklandım,
Atlılar geçti üstümden görmedin.
Sevmenin iksiri dolaşıyormuş tenimde ki,
Ben yine de ölmedim.
…
Brs – 240809