Duan Kurtuluşun Olacaktır.

Değerli Kızım;

Hayatının daha ilkbaharında seni gurbet ellere saldıysam, bil ki bu bile senin iyiliğin içindir. Biliyorum ki yaşıtların oyunda ve oynaştayken; sen nefsini disiplin altına alarak; her iki cihanda da işine yarayacak olan ilmi, tahsile çalışıyorsun. Bu ne nefsinin, ne de şeytanın işine gelir… Yine biliyorum ki, bilen birileri tarafından muhafaza ediliyorsunuz.
 

 Değerli kızım;

Bilmelisin ki, inancın ne kadar güçlüyse, ruhuna da o kadar güç ve kuvvet verilecek; az emekle çok iş yapanların yaptıklarına muktedir olacaksın. Çevrendekiler de yardımına koşacak ve kaderin, isteklerine göre belirlenecektir. Bilir ve hatırlar mısın? Sana hep “ateş yakar” diye öğrettim. Ben de bizdekilerden önce öğrendiklerimi sana nakletmeye kalktım… Hâlbuki hiç kimse, “ateşte yanan kadar ateşin yakıcılığından emin olamaz.”  “Ateş beni yakmaz” diyeni ve dediklerini içselleştireni gerçekten ateş yakmaz.
 
 
Ateşi gül bahçesine döndüren İbrahim (as)’ın, Allah’a olan tereddütsüz imanı değil miydi? Çünkü iman; inancın en üst düzeyidir. Eğer Allah’ı hakkıyla tanısaydık, dualarımızla dağlar bile hallaç pamuğu gibi yerinden oynardı. Akan su bile durur, teslim olurdu. Gerçekte iman, Allah’ın kudretinin sonsuzluğuna ayna olmak için başvurabileceğimiz tek kaynaktır.
 
Değerli Kızım;
Eğer mutluluklarımıza yatırım yaptığımız kadar, inançlarımızı da besleyebilseydik, hayatımız çok farklı olacaktı.  Bir erkeğin beynini kadına veya bir kadının beynini erkeğe takmış olsak, kadın beyni yine kadın gibi, erkek beyni yine erkek gibi düşünecekti. Ama beyin farklı bir bedende olduğu için o bedendeki ruhla daima savaş halinde olacaktı. Bir bedenden diğer bir bedene organ nakledilse bile, ruhlar bir bedenden diğerine asla nakledilemezler.
 
 
Eğer gözlemleyebilirsen bilgin artar. Bilgin arttıkça düşüncen gelişir. Düşüncen geliştikçe kanaatin artacaktır. Kanaatini beslemeye devam edersen, kendine has bir inancın olacaktır. Yoğunlaşan inancın ise imanın olacaktır. Bedenin ve ruhunun her zerresini imanla donat ki, Allah’ın huzuruna yetişebilecek kadar mesafeleri aşmaya, kat etmeye, yeterli güç ve takatin olsun.
 
 
Allah, insanlardan gelen talepler arasında ayrım yapmaz. O, sınırsız bir eminlik düzeyindedir. O, insanların dinlerine göre değil, yarattığı sistem ve kanunlarına göre yönetir. O’nun “ol” buyruğu, oldurmaya veya yok etmeye fazlasıyla yeterlidir. Kendin hakkındaki değerlendirmen, kendine olan duandır.
 
 
Eğer “mutluyum” diyarsan, bundan “mutlu olmak istiyorum” anlamı çıkar. Allah: “Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. Zannı iyi ise iyi muamele, zannı kötü ise kötü muamele ederim,” der. Öyle ise tüm zanlarını iyi yönde kullan. Kendi gücün değil, Allah’ın kudretinin yanında ol…
 
Değerli Kızım;
Hep tereddüt içinde büyük bir şeyler yapmak yerine, emin olduğun küçük bir şeyler yap ki, başarılı olasın. Başarabilmek için keskin ve duygulu çok büyük dualara ihtiyacın olacak. Bizim de tüm dualarımız seninledir.
 
Şunu bilmelisin ki, Allah kendisinden gafil ve başka işlerle meşgul olan bir kalbin duasını kabul etmez. Her ne yaparsan, imanını ve yanında mantığını da kullan. Yalnız başına mantığın daha çok seni engelleyicin, iman ise destekleyicin olacaktır.
 
İman evrenin ötelerine kadar gidip gelmekte zorlanmazken, mantık madde planından öteye asla geçemez. Başarı yolculuğuna çıkarken, mantığından çok imanınla birlikte ol. Bilmelisin ki, hiçbir şey yokken iman vardı. İmana sarılan insan yaratıcının nuruyla, sadece mantığını kullanan kendi ışığıyla yürür.
        
 
         Değerli Kızım;
         Kendinden, ilminden ve bilginden ne kadar eminsen, tahminlerin ve tercihlerin o kadar isabetli olacaktır. İman suyuyla beslenen inanç, gerektiğinde tabiat kanunlarına da hükmeder.  Eğer tereddüt içinde olursan, inancın ve güvenin sarsılır ve tökezlersin.
 
 
         Bilmelisin ki en dik zirvelere tırmananlar, elleri ceplerinde ve ıslık çalarak çıkmadılar. Sayısız meşakkat ve sayısız çilelerle oraya tırmandılar. Onları o zirveye taşıyan güç bedenleri değil, azimli, kararlı ve istikrarlı inanç ve kararlarıdır.
 
Ben de biliyorum ki, Ümmet-i Muhammed’in oluk oluk küfre ve dalalete sürüklenenlerin imanlarını; kurtarmak için durup dinlenmeden çalışacaksın. Bu inanç, bu yüreklilik ve bu gayret sen de fazlasıyla vardır.
 
Bu iman, bu inanç ve bu kararlık üzere olduğun sürece, kaderin sahibinden sayısız destekler almaya devam edeceksin. Eğer inanıp teslim olursan, kör bir kuyuda bile Yusuf’ (as) gibi, destek ve yardımların bir benzerini sen de almaya devam edeceksin.
 
Değerli Kızım;

Bil ve emin ol ki inancın duan, duan ise kurtuluşun olacaktır.    Değerli kızım, dilimin döndüğü, aklımın erdiği kadar sana yazmaya devam edeceğim. En yorgun ve en bitkin bir anında sözlerim, seni canlandırmaya birer can suyu olsun. Bilmelisin ki bundan böyle sen sadece benim değil, bu milletin, bu ümmetin kızısın. Benim kadar aynı zamanda onlara da aitsin. Beni mutlu edecek olan seni, bu minval üzere görmektir. 

 
Sizleri Allah’tan dilerken; “Ya Rabbi bana vereceğin tüm evlatlarımı “Hz. Meryem Gibi”, yine senin yoluna, dinin yoluna vereceğim,” diye dua etmiştim. Günü geldiğinde dualarımı Allah’ın kabul ettiğini görüyorum. “Ya Rabbi sana hamd ve şükürler olsun,” diyorum. Seni asıl sahibin olan Allah’a emanet ediyorum.
        
       Km–201206
( Bilge Kıza Mektuplar -1 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 15.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu