Hikaye / Toplumsal Hikayeler

Eklenme Tarihi : 5.12.2015
Okunma Sayısı : 1153
Yorum Sayısı : 0
“Biliyor musun, insanların düştüğü en önemli hatalardan iki tanesi nedir…? Empati yapmamak ve önyargılı davranmak… Mesela seni örnek alalım… Ölen kızkardeşin yada daha açık bir ifadeyle söylersek öldürdüğün kızkardeşin için ‘O, bizim namusumuzu kirletti…’ diyorsun… Ama o zayıf, çelimsiz kız; başına silah dayayıp ölüme götürdüğünde sana bile direnemedi… Gözünden akan onca yaşa rağmen… O zayıf kızla, onu kirletip ölümüne sebep olan onursuzu nasıl kıyaslayabilirsin…? Senin kızkardeşin elinden geldiği kadar direndi… Namusunu satmadı… Ama bir tane haysiyetsiz, senin kardeşine zorla sahip olmaya kalktı… Ve bedelini kız kardeşin ödedi…”

“Hadi hepsini bir kenara bırakalım… Sen bir erkeksin değil mi…? Sen; erkek olduğun hâlde seni kaçırıp, bağlamama ve sana hayatın boyunca unutamayacağın bu dersi vermeme mani olamadın… Öyleyse biraz düşün, kız kardeşin o savunmasız hâliyle ne kadar dayanabilirdi o zalimin zulmüne…? Yada abisi olarak geçinen sen, kardeşini kirlettikleri sırada sen neredeydin diye mi sormalıyım…? Kardeşini zalimlerden koruyamıyor ama sorgusuz sualsiz kardeşini öldürebiliyorsun… Sen, bu yaptığına 'abilik' mi diyorsun…?”

Damat, çok kısa bir ara verdikten sonra devam etti… “Yaptığın, hiçbir dinde yazmıyor… Törelerin, dininden daha mı büyük…? Seni Yaratan’ın sana emrettiklerinden daha mı önemli…? İnan ki, kardeşini kirletip hayatının son bulmasına neden olan o iğrenç insan kadar değersizsin gözümde…”
 

Yine kısa bir sessizlik oldu… Tüm zanlılar duydukları karşısında afallamıştı… İşin bu yanını hiç düşünmemişlerdi… Çünkü töreleri düşünmelerini söylemiyordu… Bir müddet sonra, öldürülen kızlardan bir başkasının abisi konuştu…

“İyi ama onun kız kardeşine olanları nerden biliyorsun…? Belki de kendi rızasıyla yaptı bu işi…? Ne malum doğru söylediğin…?”

Damadın, yüzüne acı bir tebessüm yayıldı… “Çünkü benim mesleğim bu… Ve mesleğim gereği araştırma yapmak gibi bir huyum var… Eğer hiçbir şeyi araştırmadan sizleri bulsaydım buraya getirmez, olduğunuz yerde kafanıza sıkardım… Çünkü yaptıklarınızdan dolayı size hâlâ kızgınım… Tabi ki şu durumda sizler, benim araştırma yaptığıma da inanmayabilirsiniz… O hâlde size bir karakolun önünden canlı yayın yapayım…” 

Bunu söyledikten sonra damadın görüntüsünün yerini bir karakol önündeki görüntü aldı… Karakolun önünde de, kasasında birbirine sıkı sıkıya bağlanmış 6 tane büyük paket bulunan bir kamyonet duruyordu… Kamyonetin etrafı güvenlik şeridi ile çevrilmişti…

Cinayet zanlıları her bir paketin açılışını izlediler… Her bir paketin içinden bir adam çıkıyordu… Herkesin ne olduğunu merak ettiği bir sırada polis memurlarından birisi amirine bir şeyler anlatmaya başladı…

“Amirim, paketlerin birinden birkaç not ve delil olduğu iddia edilen birtakım nesneler çıktı… Notlarda; paketlerin içinden çıkan adamların, geçenlerde işlenen töre cinayetlerinin asıl sorumluları oldukları ve kanıtlarının da birlikte gönderildiği yazılı… Arkadaşlar, paketlenen adamların ifadelerini alabilmek için onları uyandırmaya çalışıyor…” 

Devamında ne olduğunu öğrenemediler çünkü o görüntü gidip tekrar damadın görüntüsü belirdi ekranda… “Size bundan sonraki olayları kabaca tahminlerime dayanarak anlatmaya çalışayım… Muhtemelen adamları ayılttıktan sonra ifadelerine başvuracaklar ama adamlar, suçlamaları kabul etmeyecekler… Güvenlik güçleri; içlerindeki şüphenin yok olması için 6. pakette delil olarak gönderdiğim şeyleri inceleyecekler… Sonra delillerimin doğruluğunu ispatladıkları için, ellerindeki adamları mahkemeye çıkartıp tutuklatacaklar… Bundan sonrası ise o adamların yaşama kabiliyetine kalmış… Çünkü tecavüzden içeri girene pek iyi bakmazlar… Sonrasını ben söylemeyim isterseniz, siz tahmin edin…”
 

Tüm zanlıların dili tutulmuştu sanki… Gördükleri ve duydukları karşısında hangi duyguyu yaşayacaklarını şaşırdılar… Kız kardeşlerini dinlemeden, anlamadan öldürdükleri için pişmanlık mı duyuyorlardı yoksa bu kadar organizasyona giren, tanımadıkları birinin kendilerine neler yapacağını bilmediklerinden dolayı korkuyorlar mıydı, tam olarak emin değillerdi… En sonunda birisi biraz çekinerek de olsa o soruyu sordu… “Peki bize ne yapacaksın…?”

Damadın beklediği an gelmişti sonunda… “Aslında sizlere bunları anlatana ve gösterene kadar, size ne yapacağıma karar verememiştim… Sizi öldürsem mi yoksa hayatınız boyunca unutamayacağınız bir ders mi versem, bir türlü bilemiyordum… Taa ki şu ana kadar…” Kelimeleri o kadar yavaş ve soğukkanlı bir şekilde söylüyordu ki zanlıların içindeki korku gittikçe büyüyordu… Ama damadın bundan sonra söyledikleri daha da şaşırmalarına neden oldu…

“Sizi bırakacağım…” Bunu duyduktan sonra tüm zanlıların aklında binbir tane soru dolaşmaya başladı… Sorulardan bir tanesi de, madem bırakacaktı niye bu kadar işe girişmişti…? Damat, sözlerine devam etti…
 

“Sizi bırakacağım ama bu, sizi affettiğim anlamına gelmiyor… Bunu, bir nevi şartlı tahliye olarak da düşünebilirsiniz… Ben sizi bıraktığımda, sizler; demin gördüğünüz karakola gidip, herşeyi anlatarak cinayetlerinizden dolayı teslim olacaksınız… Cezanızı yasal yollarla çekeceksiniz…” Zanlılar, bu işte bir terslik olduğunu düşündüler… Bu kadar mıydı herşey…? Kaçmayacaklarından nasıl emin olabilirdi ki…? Damat, hepsinin akıllarındaki bu sorulara tercüman olurcasına konuşmasına devam etti…

“Ömrünüzün geri kalanını vicdan azabıyla geçireceksiniz… Hepinizin hanımı var… Ve kaderin cilvesine bakın ki, hepinizin kız çocuğu da var… Beyler, şunu unutmayın; ne ekerseniz onu biçersiniz… Dua edin de Allah, size merhamet etsin… Bir de unutmadan söyleyeyim… Buradan serbest kaldığınızda karakola gitmezseniz -daha açık bir ifadeyle söylersek- kaçarsanız, size muhtemel senaryoyu anlatayım… Muhtemelen ben, sizi yine bulucağım… O zaman sizi karakola teslim etmeyeceğim… Kardeşlerinizin mezarına getirmeyeceğim… Bugününüzü arar hâlâ getireceğim sizi… Az önce yaşadıklarınızı dikkate alırsanız, neler yapabileceğimi tahmin dahi edemezsiniz… Yani isterseniz karakola gitmemekte serbestsiniz… Ama ben olsam, gider cezamı çekerim… Başıma daha büyük belalar almak istemem…”

Zanlıların önündeki görüntü veren cihazlar kapandı… Sonrasında ne olduğunu kimse bilemedi çünkü damadımız uykusundan uyandırıldı… Gözlerini açtığında, eşinin yanında büyük bir telaşla kendisine baktığını fark etti… Eşi, tam ne olduğunu soracakken iki elini de eşinin yanaklarına koyarak onu alnından öptü… “Seni çok seviyorum…” dedi… Eşi şaşırmıştı… “Ben de seni…” diyebildi sadece…
 
( Bir İnsan Nasıl Raydan Çıkar - Kirli Temizlik 2. Bölüm başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 5.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.