Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 15.01.2016
Okunma Sayısı : 1667
Yorum Sayısı : 0
Gencimizin düzenlediği ufak doğum günü kutlaması, hesapta olmayan birkaç olay ışığında da olsa hafif tatlı bir şekilde bitmişti… Bu tatlı telaşeyi de atlattıktan sonra bizimkinin aklı yine tiyatro semalarında uçuşa geçti…

Tiyatro kulübünün yaptığı her toplantıya katılmaya çalışıyordu… Gittiği toplantıların birinde Moliére'in ünlü eserlerinden biri olan Cimri'nin metni dağıtıldı… İlk başta bu oyuna göz gezdirmeleri istendiği için sergilenecek oyunun bu olduğunu düşüp, baştan sona tüm oyuna birkaç defa çalıştı… Ama daha sonra bunu oynamayacaklarını öğrendi… Madem oynamayacaklardı ne diye dağıtmışlardı bu oyunu diye düşünüp kulübün yetkililerinden birisine sordu… “Fena mı, Moliére'in böyle bir eseri olduğunu öğrenmiş oldun…" şeklinde bir yanıt alınca, sorduğuna soracağına pişman oldu…

Daha sonraki oyunlarda rol denemeleri yapıldı, oynanacak oyun belirlenmeye başlandı… İşler biraz daha rayına oturur gibi oldu… Oyun senaryosu gereği; iki delinin hayali canlandırılacaktı… Bu iki delinin hayalindeki canlandırmaya göre; bilinen ünlü kişiler, zıt karakterlere bürüneceklerdi… Konuya bakılıp, gencimizin sarı saçlı olmasından ötürü ona verilen rol; Kara Murat rolü oldu…
 

Yani en azından ilk başlarda Kara Murat rolü için seçilmişti… Ama daha sonra tiyatro ekibinde yaşanan ufak bir tartışma sonucu Kara Murat rolünden alındı… Ama ekipten çıkarılmadı… Zira oyuncu kıtlığı çekiliyordu ve gencimizin içindeki aşırı tiyatro aşkını da hiçe saymak böyle bir durumda yerinde bir davranış olmayacak gibi gözüküyordu… Yani en azından bizimkisi, olayı böyle analiz etmişti…

Ne yapalım ne edelim derken, bizim genci Noel Baba yapmaya karar verdiler… Ama sıradan bir Noel Baba değil, break dans yapan bir Noel Baba olacaktı… Fakat ufak bir sorun vardı… Hayatında bir kere bile çiftetelli oynamamış olan gencimiz bu dans türünü nasıl yapacağını kara kara düşünmeye başladı… Öğrenmek maksatlı birkaç video izledi, biraz alıştırma yaptı… Fakat neticede bu kadar kısa bir zamanda böyle amatör birinden profesyonel bir şey çıkartmasını beklemek biraz abese iştigal olurdu…

En nihayetinde ilk oyun gecesi gelmişti… Oyun, iki gece yapıldı… İlk gece çok hoşuna gitmişti ama ikinci gecede canı biraz sıkıldı… İkinci gece oynadığı oyunu kendisi bile beğenmemişti… Ama daha önceki tiyatro çalışmalarında öğrendiği bir şey vardı; gösteri devam etmeliydi… Bunu bilmesine rağmen yine de oldukça düşük bir performans sergilemişti…
 

Tiyatro tamamen bittikten sonra performansının çok düşmüş olduğunu gördü… Ne de olsa uzun bir süre boyunca tiyatrodan men edilmişti… Performansı yeterince iyi, rolü çok uzun olmasa da yeniden sahne tozu yutmak ona büyük bir heyecan vermişti…

Fakat daha sonra tiyatro ile ilgili enteresan bir şeyin farkına vardı… Yeğeninin doğum gününde geçen o muhabbeti hatırladı… Yeğeninin bir arkadaşı, yeğeninin sık sık gencimizden bahsettiğini söyledi… Bahsederken de adını çok hızlı söylüyormuş galiba, bu yüzden o arkadaş da bizimkinin adını hep “Noel" diye anlıyormuş… İlk başlarda ona da garip gelmiş ama sonradan durumun farkına varmış… 

Gencimiz, bunu hatırladığında bir kez daha Yaratan'ın kudreti karşısında şaşırdı… Kırk yıl düşünse böyle bir şey aklına gelmezdi… Çünkü hayatta tesadüf diye bir şey olmadığını çok iyi öğrenmişti…
 
( Gerçek Hayattan Alıntıdır - Takdiri İlahi 2. Bölüm başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 15.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.