Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 28.01.2016
Okunma Sayısı : 1603
Yorum Sayısı : 0
Yazar bir kez daha mahkeme salonundadır. Bu sefer sanık sandalyesinde tüm dengeleri alt üst edebilecek birisi bulunacaktır… Ve mübaşirin seslenerek davacı ve davalıyı çağırmasıyla duruşma başlar.

Hâkim, davalıya dönerek; “Burada, bunca yıllık hukuk hayatımın en ilginç davasına tanık olacağım. Öncelikle hakkınızdaki iddiaları okuyalım.” der ve önündeki yazılı kâğıtlara bakar… “Söz konusu malum şahsın, 4 yıllık fakülteleri kazanamayan gençlerin zulmeden ailelerine eğitimle ilgili düşüncelerine yönelik, yine geçerli bir sebep olmaksızın 4 yıldan daha az eğitim aldığı için işe alınmayan gençlerin başvurduğu işverenlere iş ile ilgili düşüncelerine yönelik yapmış olduğu baskılar ve yine söz konusu malum şahsın eğitim sisteminde yapmayı planladığı büyük değişim projesinin kötü amaçlar içermesi münasebetiyle hakkında dava açılması ve müebbet hapis cezası ile yargılanması istemi bulunmaktadır.” Hâkim, bu sözlerin ardından sanığa dönüp; “Anlattıklarımı iyice dinleyip anladın mı evladım?” diye sorar…

Sanık, yüzünde acı bir tebessümle; “Siz de mi sayın hâkim?” şeklinde bir soruyla yanıt verir.

Hâkim anlamaz ve; “Anlayamadım… Tam olarak neyi kastettin?” der.

Sanık, yüzündeki acı tebessümü kaybetmeden; “2 yıllık eğitim aldım diye söylediklerinizi anlamayacağımı sandığınız için mi öyle sordunuz demek istiyorum sayın hâkim…” şeklinde yanıtlar.

Hâkim, hafiften bir kızgınlık hissine kapıldığını zanneder ama malum şahsın yaşadıkları hakkında bir ön detaya sahip olduğundan bu seferlik kızgınlığını belli etmez… Ve; “Öyle demek istemedim evladım… Bir nevi mahkemenin örfü, kuralı gibi… Hani 'Âdettendir…' derler ya, bu da o misal…” 

Sanık yalnızca; “Anladım…” demekle yetinir.

Hâkim; “Öyleyse teker teker hakkında söylenenler hakkında savunmanı yapabilirsin…” diyerek artık sanığın savunmaya geçmesini ister.

Sanık, derin bir nefes aldıktan sonra ilk savunmasını yapmaya başlar…

“Sayın hâkim, itham edildiğim ilk suçta 'zulmeden' kelimesi geçmekte. Bu kelimenin altını özellikle çizmek istiyorum. Benimkisine; bir nevi zulüm altında kalanları, kendileri adına meşru müdafaa denilebilir.” diyerek savunmasına başlar sanık. 

Hâkim; “Nasıl yani?” diye sorar.

Sanık; “Sayın hâkim, 'esir' ve 'esaret' kelimelerinin anlamlarını bildiğinizi sanıyorum…” der.

Hâkim; “Elbette ki biliyorum… Ayrıca tüm bunları nasıl bağlayacaksınız bunu da çok merak ediyorum.” diyerek içindeki merak duygusunu dışa vurur...

Sanık; “Bekleyin biraz sayın hâkimim…” diyerek yüzündeki acı tebessümü sanki biraz daha tatlı bir tebessüm hâline getirir. “Peki sayın hâkim; büyüklerimizin bize 'Aza tama etmeyen çoğu bulamaz.' dediğini biliyorsunuz değil mi?”

Hâkimin içindeki merak git gide artar, bir yandan da hafif bir kızgınlık almaya başlamış bir şekilde sanığı dinlemeye çalışırken; “Pek tabi ki… Ama artık sadede gelsek çok iyi olacak sanırım.” diyerek sözü tekrar sanığa verir.

Sanık daha fazla uzatmamaya karar vermiş olacak ki; “Peki sayın hâkim, peki…” der ve savunmasına geçer. “Sayın hâkim, aslında vaktimizin bol olduğunu bilsem, ben size burada daha nice örnekler veriririm de benim buraya sanık konumunda çıkmama neden olan herkes, şayet içlerinde biraz onur varsa yerin dibine geçer utançlarından.”

“Sayın hâkim, bana aza tama ederek çoğu bulmak öğretildi… Bana, filozof Diyojen’in, hayatını bir fıçı içerisinde geçirdiği öğretildi. Saygı değer hâkim, bana peygamberlerin, geçmişteki bilumum insanların yaşadıkları öğretildi ve ders almam istendi. Esir ve esaretlik dedim… Neden? Çünkü, bakın tarihe; esir edilen, esaretlik altında yaşayan birçok aynı ırk ve/veya farklı cinsten insan toplulukları isyan etmişler. Neden? Çünkü bazıları iyi yaşamayı hak ederken bazılarına kötü yaşamak layık görülmüş insanoğlu tarafından… Tıpkı geçmişte ve şu anda olduğu gibi, 2 yıllık eğitim almak insanlara çok acayip geliyor. Büyüklerimizin akılları 4 yıllıklarla yıkanmış. Neden bir kişi de 2 yıllık kazandığı yada okuduğu için çocuğunu tebrik etmez? O da emek değil mi sayın hâkim?”

“Hani bazen, 'Hiç olmamasından daha iyidir.' şeklinde 
cümleler kurarız. Peki kaç kişi 'Hiç gitmemesinden daha iyidir.' diyebiliyor 2 yıllık eğitim alan birisi için? Bazı şeyler hep dilimizde kalıyor sayın hâkim…”

Hâkim birden sanığın sözünü keserek; “Ama 4 yıllık eğitim alanların da bir farkı var. Yani bu sözlerinle onları görmezden gelmiş olmuyor musun?” diye sorar...
 

Sanık; “Hayır, sayın hâkim… Hiç yiyecek ile giyecek aynı olur mu? Aynı olmaz. Ama aynı değiller diye ne yiyeceklere faydasız ne de giyeceklere gereksiz diyebilirsiniz. Benim dikkati çekmek istediğim yer daha farklı… Biz 2 yıllıkları hor ve hâkir görenler ne 4 yıl ne de daha uzun süre okuyanlar. Bizim onlarla bir sorunumuz olmadığı gibi onların da bizimle bir sorunu olmadığı kanaatindeyim… Bizim asıl sorunumuz, bizi yok sayan ve/veya saymak isteyenlerle sayın hâkim. Yoksa kimsenin tavuğuna kışt dediğimiz yok.” şeklinde bir yanıt verir.

Hâkim sadece; “Hımm…” demekle yetinir. “Devam edin lütfen…” diyerek sözü tekrar sanığa bırakır.

Sanık; “Aslında suçun hepsi ailelerimizde de değil sayın hâkim. Çünkü onlar da eski model büyütüldüler. Herkesin öyle ahım şahım olan bir hayatı yok. Medeniyetle bağlaşık bir hayatı yok birçok kişinin. Ama medeniyet dediysem de hemen altını çizmek isterim, hani öyle son modayı takip edip de bilgi edinmenin tembellik sayıldığı 'medeniyet' olarak adlandırılan şeyden bahsetmiyorum. Tam anlamıyla medeniyetten bahsediyorum. Yani doğru olan örf ve âdetleri bırakmadan çağdaşlığın da iğreti olan yönünü almadan var olan medeniyetten bahsediyorum…” der ve derin bir nefes alarak devam eder. 

“Belki bunu tam anlamıyla durduramayabiliriz sayın hâkim. Ama bir şeyleri değiştirebilme imkânımız yada şansımız varsa bunu doğru kullanabilmeliyiz. Yani ne olmuş ben 2 yıllık bir eğitim almışsam? Ben, 2 yıllık eğitim aldım diye benden yüksek eğitim alanları kibirle kıskanıyor muyum? Kaç doktorun hakkında atıp tutmuşum? Yada ne bileyim kaç tane uzun süre eğitim alan birini hor görmüşüm? Yada tam tersini düşünün… Kaç tane doktor, kendine gelen bir hastayı, sırf 2 yıllık olduğu için geri çevirmiş? Var mı böyle bir şey? Yok… Bu da az önce söylediğimin ispatıdır sayın hâkim… Ne biz 2 yıl eğitim alanların, uzun süre eğitim alanlarla ne de uzun süre eğitim alanların biz 2 yıllık eğitim alanlarla bir sıkıntısı var…”

Sanık; “Ailelerle ilgili savunmam bu kadar… Şimdi izninizle iş ile ilgili iddia hakkındaki savunmama geçmek istiyorum…” diyerek ilk iddiayla ilgili savunmasına son bir cümle daha ekledikten sonra, derin bir nefes alır ve yüzünü, tabir edilemez bir hüzün ifadesi kaplar… 

Hâkim; “İsterseniz biraz ara verelim… Siz de bu esnada kendinizi toplarsınız.” der, sanığın yüzündeki o yorgunluk ve hüzün dolu ifadeyi gördükten sonra…

Sanık; “Teşekkür ederim sayın hâkim ama başlamışken bitirelim… Artık yolun sonuna geldik galiba… İçimdekileri dökmeye başladım. Her ne kadar sanık sandalyesinde bulunsam da en azından anlattıklarımı dinleyecek birkaç kişi bulabilmiş olabilmem benim için mutluluk sayılır…”

Hâkim; “Peki… Ama çok kötü görürsem mecburi mola veririm, ona göre…” der.

Sanık, yüzüne, içinde hüzün dolu bir tebessüm kondurarak; “Peki sayın hâkim.” şeklinde bir yanıt verip savunmasına devam eder… “Sayın hâkim, hiç kuşkusuz mesleğiniz son derece saygı duyulması gereken bir meslek. Ama bana; çöpçülükten mühendisliğe, kanalizasyon işçiliğinden dekoratörlüğe, maden işçiliğinden sağlık memurluğuna kadar her mesleğe saygı duyulması gerektiğini söylemişlerdi… Önemli olanın, alınteriyle ve helal kazanç elde etmek olduğunu söylemişlerdi. Ama şimdilerde bakıyorsunuz da; neredeyse 2 yıllık eğitim alan bir kişiyi çöpçü olarak bile kabul etmeyecekler… Neden bizlere de çalışabileceğimiz alanlarda imkân verilmiyor? Tamam, 2 yıl eğitim aldıktan sonra bizi bir hastaneye başhekim yapsınlar demiyorum. Ama bırakın kendi alanımızda iş sahibi olabilmeyi eğer 'Bir çöpçü dahi olamaz!' gözüyle bakılıyorsa bize, ne olacak bizim hâlimiz?”

“Sayın hâkim, ben istiyorum ki, 2 yıllık eğitim alanlar hor görülmesin. Onlara da yapabilecekleri işler verilsin… Onlara da bir şans verilsin… Ben istiyorum ki; 2 yıllıklara, bir şey yapamaz, bir işe yaramaz gözüyle bakılmasın… Herkes annesinin karnından Albert Einstein olarak doğmuyor… Doğanlara da Albert Einstein olma şansı verilmiyor… Ben, buna karşıyım sayın hâkimim…” dedikten sonra biraz soluklanır ve devam eder…
 

“Ben, bunları anlattım… Var olanların, var olması gerekenlerle değişmesi gerektiğini söyledim… Ama bunu ya yanlış anladıklarından yada yine üzerimde 2 yıllık damgası bulunduğundan, bunun adını 'Büyük Değişim Projesi' koyup, içinin tamamen kötü amaç ve emellere hizmet ettiğini söylediler… Sorun değil sayın hâkim… Peygamberler dini getirdiğinde de benzer şekilde inanmazlıklar olmuştu… İlk zamanlarda, yani daha teknolojinin adı tam konmamışken bilim adamlarının icat ettikleri de yine benzer nitelikte inanmazlıklarla karşı karşıya kaldılar… Bu; doğrunun kaderi, sayın hâkimim… O yüzden isteyen anlattıklarıma inanır isteyen inanmaz. Onların bileceği iş…”

Sanık savunmasının sonuna gelirken; “Ve son olarak bir şey daha söyleyip savunmamı bitirmek istiyorum sayın hâkim… Özürlü insanları biliyorsunuz değil mi sayın hâkim?” şeklinde bir soru yöneltir hâkime…

Hâkim; “Elbette ki biliyorum…” şeklinde kısa ama bir o kadar da meraklı bir yanıt verir…

Sanık; “Sayın hâkim, o özürlü insanları görüyorsunuz… Televizyonlarda da birçok örneği var… Kimisinin ayağı kimisinin eli yok olmasına, kimisinin gözünün görmemesine kimisinin kulağının duymamasına rağmen hayata neşe ve umutla tutunabiliyorlar. Ve tüm bunlar ile bunlara benzer özürü bulunan insanlar büyük olmasa da bir iş yapabileceklerini, gösterebiliyorlar… Ne kadar onurlu bir şey değil mi…? Bizim özürlü sporcularımız var sayın hâkim… Çok güzel bir şekilde bizi temsil ediyorlar… Ama, gelin görün ki özürlü vatandaşlarımızın bu gayret ve çabası kadar olamasa da, benzer çabalar gösteren 2 yıllık eğitim sahiplerine sanki kullanılıp da atılmış bir mendil muamelesi yapılıyor… Ne istiyorlar bizden sayın hâkim? Madem 2 yıllık eğitim alanlar hor görülecek, hemen hemen tüm iş kapıları kapatılacaksa ne için bu 2 yıllık eğitim programlarını açmışlar? Parayı çok mu bulmuşlar? Sayın hâkim, ben ve benim gibi 2 yıllık eğitim alanlar hep karalanacak, hep aşağılanacak belki… Ama bizlere bunları yapanların unuttukları ve unutturmaya çalıştıkları bir şey var… Biz Türk’üz sayın hâkim… Ve üstelik genciz… Eğer biz gençler birşeylerin farkına varabilirsek, üstümüzdeki 2 yıllık damgasını atabiliriz… Unutmamamız gereken şey; her kim ne derse desin, her kim nasıl görürse görsün bizleri, bizim aradığımız kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur…” diyerek savunmasını bitirir. Ama yüzündeki yorgunluk o kadar belirginleşmiştir ki, sanki birkaç saat içinde birkaç yıl yaşlanmış gibi bir hâli vardır…

Hâkim; “Ne deyim evladım… Sizin derdiniz dağlardan büyük gibi... Ve sözlerin... Oldukça yerinde… 2 yıllık eğitim alanlardan ne istediklerini hiçbir zaman bilemeyeceğiz belki de… Ama sözlerin, bundan sonraki 2 yıllık kazanan gençlere cesaret versin… Ailelere ve işverenlere ibret olsun…” dedikten sonra derin bir nefes alarak kararı açıklar… “Karar: Söz konusu sanık hakkında yapılan iddiaların tamamen asılsız ve dayanaksız olduğu tespit edilmiş ve sanığın beraatine, sanık hakkında dava isteminde bulunanların 2 yıllık eğitim alarak, tüm 2 yıllık eğitim alanların aslında nasıl zorluklar altında kaldıklarını anlamalarına ve bunun kontrolünün sağlanmasına karar verilmiştir.”

Fakat karar açıklandıktan sonra sanık, beraat edememiştir. Karar açıklandıktan sonra yorgun bedeni yere yığılmış ve acilen hastaneye kaldırılmıştır… Ama ne yazık ki sanık, kurtulamamıştır… Umulur ki bu uğurda vefat eden sanık, kendinden sonrakilere bir fener olabilmiştir…
 
( 2 Yıllık Sanık başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 28.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.