Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 13.01.2016
Okunma Sayısı : 927
Yorum Sayısı : 0
Gencimizin hayatından alınan en taze anıdır… Yaşlı ama bir o kadar tatlı bir anneannesi vardır. Tatlıdır çünkü onu tanıyan herkes, kendine çok yakın hissetmiştir. Kiminin dilinde “teyze" kiminin dilinde “anneanne" olmuştur. Malatya doğumlu, şen şakrak ve bir o kadar da hâlden anlayan, insan sarrafı bir kişiliğe sahiptir…

Lakin anneannesi bu yazıdan yaklaşık 1 – 1.5 sene öncesine kadar, bir Doğu ilinde hastaneye kaldırılmış ve kendisine şeker hastalığı teşhisi konularak uzunca bir tedavi süreci uygulanmıştır. Fakat bu süreçte gencimizin anneannesinin yalnızca şeker hastalığı çıkmamıştır. Kalp yetmezliği, tansiyon ve yüksek kolesterol de bulunmuştur. Bu teşhisler konduktan ve hastanedeki tedavi süreci bittikten sonra geçen zamanı, genel bir bakışla iyi olarak geçirmiştir.

Birkaç defa hastaneye gitmiştir ama kısa zamanda da bunları atlatmıştır… 

En nihayetinde bizim gencin Doğu'daki okulu bitince kendi memleketlerine geri dönerler. Fakat anneannesi şeker hastası olduğundan burada da kontrollerinin devam etmesi gerekmektedir.

Memlekete dönüş yaptıktan sonra ilk olarak Ocak ayında kontrole çıkarlar… Burada, gencimizin anneannesinin hastalıklarına ek olarak kalp ritim bozukluğu şeklinde bir teşhis daha konur. Bunun için bazı ilaçlar verilip eski ilaçlarından bazıları kaldırılarak yeni bir tedavi sürecine girilir… Bir sonraki kontrol 6 ay sonra yani Temmuz ayındadır. Göz açıp kapayıncaya kadar Temmuz ayı gelir…
 

Fakat bu sefer kontrolünü başka bir doktor yapar. Gencimiz ile anneannesi yine aynı bölüme çıkmıştır ama bu 6 ay içinde eski doktorun yerine gelen doktor kontrolünü yapar. Bu da kalp ritim bozukluğu teşhisi koyar ve tedaviye devam edilmesi gerektiğini söyler. Ama bu sefer tedavide yeni bir dönemece girilmesi gerektiğini de belirtir. Doktorun amacı, hastanın kanının pıhtılaşma riski yüksek olduğundan damarların bu yüzden tıkanmasını önlemek için kan sulandırıcı ek bir hap verir. Fakat bu hapın dozajını ayarlamak için düzenli bir şekilde kan tahlili yaptırılması gerekmektedir. Zira o kadar kuvvetli bir ilaçtır…

İlk birkaç tahlilde sonuçlar gayet iyi çıkar. Kandaki sıvılaşma sağlanmış olmasına rağmen ilacın kullanımına devam edilmesini ve 20 gün sonra tekrar gelmesini rica eder…

Bu 20 günlük zaman içinde hastanın bacaklarında, insülin iğnesi yaptığı yerlerde morartılar oluşmaya başlar. Ve aynı zamanda insülin iğnesi yaptığı zaman, yaptığı yerlerden uzun süreli kan akar. Bu durumun farkına varan gencimiz, anneannesini hemen acile götürür ve oradaki hemşireye durumu anlattıklarında, insülini yanlış yere yaptığını bir de orayı ovaladıysa ondan morarabileceğine dair cümlelerle karşılaştılar…

Ertesi gün anneannesinin biten ilaçlarını doktora yazdırmak için gelen gencimiz durumu anlatınca, doktor en kısa zamanda anneannesini görmek ister. Aynı haftanın Çarşamba sabahı çıkarlar.
 

Yine kan tahlili yapılır ve sonuç beklenir… Saat 11.00'e yaklaşırken tahlil sonuçlarını sormak üzere laboratuara gider gencimizin annesi… O da gelmiştir bu sefer… Ama tahlilde ufak bir sıkıntı yaşanır. Laboratuardaki uzmanların söylediğine göre kan sıvılaşma oranı, olması gereken değerin çok çok üstünde çıkmıştır. Bunu doktora da kendileri bizzat anlatınca, doktor, gencimizin anneannesini hastanede yatırıp 2 günlük bir süreç içinde ilacın dozajının ayarlanmasına karar verir…

Hastanın odası hazırlanır ve yerleştirme işlemleri yapılır. Gencimiz, yanında refakatçi olarak kalmayı istemiştir. Ama önce birkaç işi halletmesi gerekir… Tabi ki işlerini hallederken de çok yakın bir iki akrabaya durumu anlatarak bunun önemli bir şey olmadığını, yalnızca kontrol amaçlı olduğunu söyler. En nihayetinde tüm işlerini bitirip, anneannesinin yanına döner.

Havadan sudan derken koyu bir muhabbete dalarlar. Anneannesinin bilinci gayet yerindedir. 

Akşam saat 17.00 sularında akşam yemeği gelir. Yemek yenir ve hemşire, hastanın şekerini ölçer. Fakat birkaç saat sonra ufak bir sıkıntı başlar. Şeker ölçümü için deldikleri ufacık yerden yaklaşık 3 saat boyunca kan akmıştır… Tabi ki kanama ilk 1 saati geçtiğinde gencimiz, görevli hemşireye söylemiş ve bir pamukla bastırılırsa duracağı yönünde bir cevap almıştır. 

Yine akşamüzeri, gencimizin anneannesi lavabo ihtiyacını gidermek üzere kalkmış ama belden aşağısı hareket etmede zorluk yaşamıştır. Bunun üzerine bizim genç, anneannesini zar zor bir şekilde yere oturmaya ikna etmiş ve hemşireleri çağırmıştır. Fakat 3 tane görevli gelmesine rağmen hastayı olduğu yerden kaldıramamışlardır. Bu esnada gencimizin ailesi ziyaret amaçlı gelmiş ve yardımda bulunarak, teyzeyi yatağa yatırmışlardır… Bir daha benzer bi durumla karşılaşmamak için sonda takmanın uygun olacağına kanaat getirilmiştir…
 
( Gerçek Hayattan Alıntıdır - Koca Bir Çınar 1. Bölüm başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 13.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.