Devlerin Ölümü Ve Farelerin Kıvrak Dansı
Devler tarihi yapmaya gelir
Gök gibi gürler
Şimşek gibi iner
Çağın ve tarihin kaypak yüreğine.
Tarih ise acı ve sevinci içmeye gelir
Yeryüzünün harman yeri çöplüğüne.
Devlerin ölümüne ferman buyrulmuş
Çivisi çıkmış bir dünyada
Gayri her şey flu’dur.
Bütün görüntüler karman-Çorman
Anlam kaybına uğramış birer kelimedir
Adalet-Namus-Din ile Vicdan.
Şeref ve Yürek yoksunu Cardınlar
Habire kemiriyorlar yetim hakkını
Kemiriyorlar yoksulun ekmeğini
Son dilimine kadar…
Ardından bir sessizlik fırtınası kopar
Ta ki Mark-Dolar yığını,
Katlar, Yatlar ve Villalar
Muhkem bir zemine oturana kadar.
Ardı sıra hemen eller yıkanır,
Ağızlara fıskiyeler sıkılıp yüzler pudralanır,
Laciler giyildikten sonra
Tanımsız bir robotluğa kurgulanmış siluetler eşliğinde
Kaypaklığa and içmiş flaşların önüne çıkılır.
Ve hiçbir şey olmamış gibi
Bol kepçeden Vatanseverlik ve
Kahramanlık naraları savrulur.
Timsahın gözyaşları sel olur.
Bütün erdemini uşşaklığından devşirenler ise
Her daim alkış tutar yaşanan her rezalete.
Ve inanır benim saf Anadolu’m.
Yutar Kaf dağını, zümrüdü Anka kuşunu,
İnanır oynanan her melanete.
Çünkü o da en az benim kadar saftır
Tutamaz çetelesini kusulan her yalanın
Yapamaz muhakemesini ne Farenin ne de Aslanın.
Oysa çok zelildirler Fareler.
Ya şehrin çöplüğünü,
Ya da fosseptik çukurlarını mesken eyler.
Küçücük bir hışırtı bile yüreklerini göç eyler.
Saklanacak bir yer bulamazlar
Yerin yedi kat altına kaç eyler.
Aslan ise mağrur ve yıkılması güç bir devdir.
Onun için koca dağlar ve sarp kayalıklar birer evdir.
Ölüm öldüremez onu
O ölümüyle ölümsüzlüğü seçer
İnandığı dava uğruna bir çırpıda
Yardan, Yerden ve Serden de geçer.
O kadar asil ve mağrurdur
Bir yanılgı uğruna yanlış bir yola baş koysa da
Sürgünlerde onursuz bir gurbeti yaşamaktansa
Adil olmayan bir savaşta yiğitçe vuruşarak
Bembeyaz gömleğini süsleyen alkanlarıyla
Şerefli ve yüce bir ölümü seçer.
Adı tarihe hakk uğruna gidenlerin listesine geçer.
(5.9.2001/Osmaniye)
(
Devlerin Ölümü Ve Farelerin Kıvrak Dansı başlıklı yazı
Sedat DOĞAN tarafından
26.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
