Hiç ihanete yazmadı gözlerim
Saçları ağaran güneşe sor beni.
Buna göveren başaklar,
Ilgıt ılgıt akan nehirler
Ve bütün leylaklar tanıktır.
Her yanımı ihanete kaçan gözlerin vuruyor
Duru bir sevdanın erleri beni mi taşlasınlar.
Çağır aşkın erenlerini
Kursunlar darağacımı
Kazsınlar kuyumu derincesine
Gömsünler beni omuzlarıma kadar
Ve var güçleriyle taşlasınlar beni
Sevdiğini ele saldın
Sevdanı yele saldın
Sevdan uğruna savaş atlarını
Meydanlara salmadın diye.
Varsın öyle bilsinler beni aşkın erenleri.
Bütün yüreklerin gizemini,
Aşkın hamurunu yaratan bilir
Onca yıldır ihanete kaçan gözlerin vurur beni.
Varsın öyle bilsinler beni aşkın erenleri.
Mezopotamya’nın sıcak, sert
Ve kararlı ikliminin yoğurduğu
Köy kavgalarından mayalanmış
Asi çocukluğum.
Adımı hiç haine yazmadılar sevdiklerim
Zira sevdiklerimi aldattığım hiç görülmemiş
Ben hep aldanmışım behey zalim.
Bir sevda uğruna, kara bir ölümü
İnceden inceye makaraya sararken delişmen yüreğim.
Yüreğime pazarlıklı bakan gözlerin vurur beni.
Ben sevdim mi adam gibi severim
Sevdiği kadar sevilmek ister duyargalarım.
Çünkü ben sevdim mi adam gibi severim
Bütün hesabın, kitabın üstüne kalın bir çizgi çekerim.
Kızdım mı adam gibi kızarım.
Kırıldım mı tası tarağı toplar çeker giderim
İhanetin bulvarlarından.
Ölümüne yazarım fermanımı.
İhanete kaçan ürkek bakışları
Sımsıcak kurşunlarla yüreğimden söker giderim.
Çünkü ben sevdim mi adam gibi severim.
Ve onun içindir ki onca yıldır,
İhanete kaçan gözlerin vurur beni. 07.12.2006