Bir bulmacanın karelerinde tükeniyor ömrümüz
Savruk akıntılara kapılıyor gecelerimiz ve gündüzümüz
Her çırpınışımız sadece bizi eziyor
Çırpındıkça biraz daha itiliyoruz kucağına
Soğuk bir yalnızlık dolu karanlık gecelerin
Biraz daha oturuyoruz bulvarlarına
Zemherir gibi tükenişlere kurgulu bir yaşamın
Kadere örgülü iğreti temrinlerle
Kör kuyularda kulaç attıkça
Hep ölü doğuruyor yüreğimiz
Ve kafatasında solluğu tükeniyor beynimizin
Gayri hekimi de bulunamıyor tanımsız dertlerimizin.

Kim demiş kader bize düşman Aney
Bizi ciğerden vuranı bilmez miyiz Caney

Karanlık ölümlere kurgulu bir diyarda Aney
Uğursuz kedilere inat biz kime ne yaptık
Körpe canlara hangi kuytuluğu mezar kıldık
Kaç tanrı misafirini kaypak mayınlara saldık
Kimin uykusunu bölerek kol ve bacaklarını kırdık
Kaç canı diricesine kara topraklara sürdük
Saysana aney saysana…

Kaç civan kuşun yuvasını dağıttık
Kaç vatan göçerttik masum çocukların gözlerinden
Bir caninin pençelerinden süzülmüş bir vahşetle
Uyuz çakallar için kaç ülke kurmaya sevdalandık
Keneler bile iğrendiler böylesi kadavralardan.
Hangi mekâna kurduk asalak bir vampirin ağlarını
Gayri tutamıyorum sancılarını yüreğimin.
Bütün bunları saysana aney saysana…

Kim demiş kader bize düşman Aney
Bizi ciğerden vuranı bilmez miyiz Caney

Gayri yıkılmalı bu merhametsiz dünya
Tarumar olmalı bu karabasan, bu angarya
İnsanoğluna kendi dışkısı yediriliyor
Ardından Romalı esirlere inat
Ayaklarından zincirlenip mahpus damına sürülüyor.
Ki cürümleri sadece “insan” olmaktır sürülenlerin
Ve sürülenler en teknik aletlerle sorgulanıyorlar
O aletler ki öldürtüyor, bayıltıyor, çıldırtıyor, inletiyor
En hafifi ise ağlatıyor insanı
Küf ve ölüm kokan sorgu odalarında.

Yüreği çürüsün bu merhametsiz dünyanın
Bütün olanlara rağmen yine mücrim olan biziz
Mağara kuytuluğundaki toprak evleri başlarına çökertilen biziz.
Cepleri meteliğe kurşun sıkan
Sofraları tekdüze olan biziz
Çocukları anlatımsız bir intizarla mahzun,
Çocukları gülmeyi unutanlar yine biziz.
Ölümcül bir bitkinlikle dünyayı sırtlayan
Yürekleri sızı harmanı
Bakışları merhamet dilencisi olan biziz.
Yaşamın sarp yokuşlarında
Doğmak bilmeyen güneşlerin sancısından
Dizlerinin bağı çözülen, Gözleri kararan
Ve zulmün her çeşidine ram olmaktan
Onu bir dua gibi ezberleyen yine biziz.
Çürük bir acımaya öykülü Ah u vahlara
Beyinleri namluya sürülmüş kurşun kadar kızgın olan biziz.
Göstermelik babacan tavırlara kindar olan biziz
Kadere çöreklenmiş yılanları
Ense kökünden parçalamaya yeminleri olan biziz
Kadere öykünmüş sahte tapınakları
En hassas yerinden tuz ile buz etmeye ahdi olan biziz.
Gün ışığında billur bir bardağa dökülmüş suyun berraklığını
Utandıran yalın bir anlama ile
Kaderi tanımaya azmi olan biziz.
Kader adına üretilmiş bütün ifrit bilmeceleri
Sahiplerine simsiyah bir kefen misali
Sahiplerine giydirmeye ahdi olan biziz.

Çünkü bize düşman olan kader değildir Aney
Onun adına bizi vuranı biz bilmez miyiz Caney

Golagüle, Şubat 89

( Kadere Dair başlıklı yazı Sedat DOĞAN tarafından 9.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.