Ne zaman bir vapura binsem,
Bir tren kompartımanına atsam kendimi
Veya yığınları bol alanlarına dalsam bu şehrin
Yüreğime en ağırından ince bir sızı iner
…..
Uçuk benizli çocuklar
Eski-püskülere bürünmüş analar, babalar
Ve onurlarına pranga vurulmuş
Yaşamın kendisini dileyen gencecik kızlar
Dolanırlar ayaklarıma…
Acı bir sefaletten gözlerim kararır,
Çılgın bir nehir gibi akar durur beynime
Dilenen karaltılar.
Ve ne zaman dilenen bir siluet görsem
Sokaklarında bu şehrin
Kahrımdan ölür,
Yedi kat dibine geçerim yerin.
Sararmış benizleri, çalınmış yaşamlarıyla
Köyümün insanları,
Coğrafyamın çocukları
Yani kardeşlerim depreşir orta yerinde beynimin
Tanımsız bir öfke sarar her yanımı
Çok kesif bir barut kokar üstüm, başım ve ellerim.
Lakin renk ve şekiller çelmesin aklımızı
Savurmasın bizi çıkılmaz uçurumlara
İncitmesin insanımı kısır yargılarımız
Benzetmesin onları onursuz asalaklara.
Bir ana yavrularına nasıl titriyorsa
İnsanım da öylesine titrerler onurlarına
Bu yüzden hiçbir hesap çekemez onları
Onursuz bir yaşamın kıyılarına.
Benim insanım cudi kadar yüksek ve mağrur
Öbürleri kentin atıklarından da iğrenç ve çukur.
Biri Karınca gibi hamarat, Harran kadar mümbit ve sıcak
Öbürü Sibirya gibi soğuk, bir kene kadar hantal ve asalak.
İnsanım ha bire didinir, kendince üretir bir şeyler
Kayayı deler, taşları parçalar, toprağı evlek evlek beller
Zora düşmüştür ekmeği, doyurmuyor artık çorak çöller
Yine de teslim olmaz onursuzluğa, habire didinir
Onurlu bir cefayla durmadan üretir
Kor bir kenara doyumluk bir şeyler
Lakin dünyasını saran zulüm
Çok acımasız ve oburdur
Yar etmez kendisine heybesindekileri
Kalleş pusular kurar yarınlarına
Birikmiş umutlarını bir bir uçurur
Bir gün batımında atılan pusular peşi sıra ses verir
Ya bir domdom kurşunu
Ya da çılgın bir kan davası süpürür avuçlarını
Hemencecik devreye girerler
Yan cepleri şiş kravatlı şık beyler.
Gelen gideni aratır, aşınır avuçları hâkim leyin, savcı leyin
Uzayıp giden mahkemelerde hediyeleri okkalıcadır Avukatların
Bermutad mahpus görüşlerinde
Hiçbir zaman unutulmaz Gardiyan begim ve Komutanlar
Arta kalan da kana berdel gider
Alkolik ağaların ve vicdanlarına zincir vurmuş şeyhanların
Senaryosunu yazdıkları sahte barış kumpaslarında.
İşte bu yüzden insanımın hali perişan evi virandır
Avuçları bomboş sofrası yavandır
Yine de tanımsız bir soyluluk okunur alınlarında
Yokluklardan binlerce kez ölür, ölür de
Dilenciye çıkartıp adını, çiğnetmez onurunu
Dayar alnına kurşunu, ayağa düşürmez gururunu
Ama diğerleri dilenmeye yaratılmış sanki
Dilenilmemiş bir şeyleri yok inanki
Bir onur kırıntısı okuyabilsem alınlarında
Bütün sevgimi yere yığar, mendil açarım alanlara
Onlar için çalınmış onurlarını
Yıkılmış gururlarını ve şerefli bir yaşam dilenirim.
Yaratılıştaki onurlarına sadık kalacaklarına inansam
Uğurlarında kanımı sebil eyler, seve seve canımı veririm.