Evde aynı anadan kardeş olarak en büyüğümüz Nadiye ablam ev işlerinde anamın birinci yardımcısıdır. Buna rağmen anam yapmadığını bırakmazdı. Tarla işleri, evde yemek işleri, temizlik işleri hep anamla ablamın üzerinde dönüyordu. Anamın huyu her şey dört dörtlük olacak ve hemen olacak. Garibim ablam hangi birine yetişsin. Daha küçük yaşlarda analık yapmaya başladı bizlere.
 
Ortaokul üçüncü sınıfı geçmiştim. Köyde yazın işler çok. Yine annem ablamı sıkıştırıyor. Bundan dolayı ablam kör topal demeyecek bir isteyen olsa hemen kaçacak. Ablamın hal ve haraketlerinden anlıyorum. Bir gün komşu kadın ablamla sokakta konuşuyorlar. Ben de avlu içinde duvar dibinde oturmuş dinleniyordum. Komşu kadın oğlan kardeşine ablamı ayartmaya çalışıyor. Ablam biraz tedirgin bir halde. O adama kaçmak istemiyor. Anamı yakaladım.
 
--Ana ablamı artık rahat bırak, ne olur artık sövüp sayma
--Neden oğlum
--Benden sana söylemesi
--Bir sürü iş varken çeşmenin başında lak lak ediyor
--Bırak arkadaşlarınla biraz konuşsunlar
--Konuşulacak zaman mı şimdi, hem ne konuşuyorlar
--Kusura bakma ama sen böyle yaparsan yakında ablam kocaya kaçar
--Kaçsında göreyim onun ağzını yırtarım
 
Anam oralı bile olmadı. Komşuların düğünü vardı. Evde bulunan herkes düğündeyiz. Düğün evinde bir baktım ablam ortalıkta yok. Hemen eve koştum evde de yok. Durumu anlamıştım. Kadınların ortasında oturan anamın yanına vardım.
 
--Ana hele gel biraz
--Ne var oğlum
--Bi şey diyeceğim burda olmaz
 
Anamı düğün evinden çıkarttım. Eve doğru biraz gelelim istedim. Düğün evinde söylesem ortalığı kasıp kavurudu. Zaten bir bağırması vardı sanki uzun hava çekiyor mübarek. Avludan içeri girdik.
 
--Ana ablam kaçtı
 
Der demez bahçeye olduğu yere oturdu kaldı.
 
--Uyyyy sen ne.....yedin Nadiye, ben şimdi ne yapacağım
--Ana ben sana dememişmiydim, şimdi ağlayıp sızlama
 
Anam saatlerce bahçede ağladı. Bir yandan da durmadan lanet okuyordu. Ne yaparsan yap çare yok. Bir türlü anamı susturamıyoruz. Anamın asıl derdi evde ona yardım edecek kimsenin kalmayışı idi.
 
Aradan on beş gün geçti ablamı kaçıran taraftan ses seda yok. Bizimkiler de kaçan kızın peşinden gitmezler. İnat mı inatlar. Ortalıkta kulağıma gelen bazı laflar duydum. Büyük anamın uşakları hepsi bizden büyük. Danışmak için Mustafa ağabeyimin evine gittim.
 
--Ağabi ablamı kaçıran Ömürlü denilen şahıs lazların kızını kaçırdım hiç biri bana bir şey yapamadı gibi laflar ediyormuş, hadi bunu geçelim halen düğünlerde içip içip nara çekiyor, buna bir çare bulalım
--Necmi sen daha küçüksün böyle şeylere aklın ermez, sen karışma
--Ağabi benim aklım çok iyi eriyor, siz çare bulmazsanız beni kimse durduramaz
 
Baktım aradan bir hafta daha geçti. Kimsenin bir şey yapacağı yok. Mustafa ağabeyim o zamanları Karacabey Harasında işçi sendikası başkanı. Birazda bundan dolayı kendine yakıştıramıyordu. Hasbi ağabeyim yurt dışında. Ali ağabeyim ben karışmam dedi. Mehmet ile Abdurrahim ikisi de aynı kafadan
 
--Kaçan kızın arkası aranır mı karışma sen
 
İçim içimi yiyordu. Bu kadar insana değer verilmez mi ? Bu ne biçim töre veya anlayış. Hepsi dik kafalı. Anladım iş bana düştü. Köyde yine düğün var. Köyün meydanına yakın bir yerde. Gelin alma alayı oluyor. Gençler hem oyuyor hem de zevkten bağırışıyorlar. Düğün olan yere gittim. Baktım bizim enişte olacak adam orta yerde kendinden geçmiş yerlerde sürünüyor. Usulca yaklaştım. Kimse anlamadan oyun oynayanların ortasına girdim ve eniştenin yakasından kaptığım gibi suratına bir kafa attım ve yere yuvarlandı.
 
--Kimse yaklaşmasın vururum
 
Millet belimde silah var zannettiler. Dövüşü de iyi bildiğimi bildiklerinden herkes kenara çekildi. Yerden kaldırdım bir kafa daha attım.
 
--Şimdi bağıra bağıra söyle bakim sen kimin kızını kaçırdın, lazların mı
--Necmi ..yapma...tamam..
 
Başladı bana yalvarmaya.
 
--Kalk lan ayağa
 
Yıkıla yıkıla zorla ayaklarının üstüne dikildi.
 
--Yürü bakalım
--Nereye gidi...yoruz
--Daha dur bu başlangıç, yürü lan
 
Enişte olacak adamı kattım önüme üç kilometrelik yere yayan gittik. Bizim kaldığımız köy Karacabey Hara'sının hemen arkasında. Üstü başı perişan vaziyette Mustafa ağabeyimin yanına gittik. Kalmış olduğu idare binasında ki odasına girdik. Ağabeyim bizi bu halde görür görmez
 
--Ne yaptın sen Necmi..sen bizim başımıza belamısın
--Fazla konuşma da beni dinle
 
Ağabeyime karşı ses tonum biraz sert ve yüksek sesle olmuştu. Yüzüme baktı. Niyetimin çok ciddi olduğunu anladı.
 
--Bak ağabi bu adam burada çalışacak, buna işi ayarlamazsan, bu adam da çalışmaz ise ikinizde köye gelmeyin
--Tamam Necmi, hele şunu şurda ki lavaboya götürde elini yüzünü yıkasın
--Ben onu bunu anlamam, ben onun uşağı değilim, aha ben gidiyorum
 
Bu olaydan sonra eniştem bir daha düğünlerde oyun oynamadı. Yıllarca çalıştığı iş yerinden emekli oldu. Her köye gidişimde, ya da karşılaştığımızda bana devamlı mesafali duruyordu.
 
Emekliliğin tadını çıkardığı bir esnada. Beni karacabey Boğaz (Yeniköy)'de bulunan yazlığına çağırdı. Bende çocuklar ile birlikte gittik.Daha sonra duyan peşimize geldiler. Sahilde ayrıca çadır kurmuş, çadır komşuları da yanımıza geldiler. Kalabalık bir ortamda. Bana hitaben
 
--Eee Necmi eğer sizler olmasaydınız ben adam olmazdım. Allah sizden razı olsun
 
Yıllar sonra eniştem itiraflarda bulunarak.
 
--Ben senin gibi insanlara değer veren, hele hele ablana değer veren insan görmedim
--Enişte istersen bir daha dene
--Yok len ben delimiyim
--Bu defa sülalecek birlik olun da gebertin beni
--Enişte sen şimdi bunları bırak, ben anladım anlayacağımı
 
Kendimi bildim bileli, bir kadına nasıl davranılması gerektiğini, hele anaya, babaya karşı üf dahi denmeyeceğini, bizim kitabımızda böyle şeyler yazmaz. Kitapsızlara da nasıl cevap verileceğini anlatmak istedim. Şimdi sorsalar bana aynısını yaparmısınız diye asla yapmam. Yapılan haraketin sonu iyiye varacaksa eğer yapılır. Bunun tarifi kanun kitabında nasıl yazılır bilemem.    
 
Buna benzer ailevi meseleler aile içinde çözülmesi gerektiğini de üstüne basa basa söylüyorum. Kesinlikle kadınlara karşı el kaldırmak yakışmaz bize. Bunu herkes böyle bilsin. Ayıp denen bir şey var. Son olarak ta iyi düşünmeden hemen mahkeme kapılarına gitmeyin. Hele çocularınız var ise. Anlaşmaya mecbursunuz. Allah bizi insan yaratmadı mı ?
 
30.09.2010
 
( 305- Ailevi Meseleler Aile İçinde Çözülmeli başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 30.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.