Var olmak ve hayata tutunmak için o kadar çok sebep var ki: Öncelikle kendimize ve sevdiklerimize karşı yükümlüyüz tabii ki Yaradan’ a karşı da sorumluluklarımız var…

 

Sonuçta her canlının mevcudiyet sebebi yadsınamaz bir gerçek. Yaşamın gerektirdikleri bize düşüyor, bunun da iki ucu var: Doğruyu bulup çıtayı yükseltmek ve diğeri de olduğundan, hissettiğinden çok çok farklı olup başka bir boyutta yansıtmak benliğini… Dolayısıyla samimiyetten ve gerçek anlamda kendinden uzaklaşıp umarsız ve sahte bir kimlikle sürdürmek varlığını. Olduğu gibi görünemeyen ya da göründüğü gibi olamayan sayısız emsaller var çevremizde. Onların varlığı en az yoklukları kadar ıstırap verici. Bu oldukça sert bir tanımlama ama ne yazık ki doğru. Kimi nefretle yoğrulmuştur kimi de kıskançlıkla… Bazen bir tek sözle ya da beden diliyle yoktan var edebilirsiniz pek çok şeyi bazense temelden yıkmakla eş değerdir tutumunuz. Eleştiri iyiye giden yolda motive eder sizi ama kayıtsız, duyarsız ya da haset insanlar da ellerinden geleni yapar iyiyi yıkmak, başarıyı göz ardı edip ihtiraslarının oyuncağı olmak adına.

 

Sevgi tamamen evrensel bir dil, herkesi içine alacak kadar yoğun bir duygu. Sevdiklerimiz yakınımızda olabilir ama çok uzaklardaki bir insanı, hatta cansız bir varlığı da sevebilirsiniz. Sevginizi göstermek için yapacağınız ufak bir jest sizi asla küçük düşürmez üstüne üstük öylesine yüceltir ki. Bırakın sadece sevin ve bunu bir şekilde gösterin.

 

Egolarının esiri pek çok insan. Kendi yetersizlikleri başkalarını karalamakla eş değerli adeta. Karalamasalar bile takdir etmeyi, iyiyi beğenip dile getirmeyi çok görüyorlar. Oysa dinimiz hoşgörü ile örülmüş, doğrunun ve hakkaniyetlinin yanında olan ulvi bir mecra.

 

Nefret ve haset ruhları çürüten, yaşarken ölü hissettiren anlamsız ve yıkıcı meziyetler. Hele ki ihtiraslarının kurbanı olanlar yok mu? Dünyevi zevkler ve iflah olmaz nefisleriyle sürdürürler varlıklarını. Sahip oldukları konum, mevki ve maddi gücü adeta bir paye gibi görürler, bu onlar için toplumda sınıf atlama ya da her şeye anında sahip olma ile eş değerdir ama sadece bu fani hayatta. Mevlana’ nın dediği gibi hırs insanı sadece kör ve ahmak eder. Yine O ‘ nun deyişiyle önemli olan kusuru örtmektir ve kusursuz olmanın tek yoludur. Nice ilim sahipleri vardır ki bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.

 

Manevi değerleri yüksek olan, gerçek aşkı arayan ve o yolda ilerleyen her insan sadece kendini yüceltmekle kalmayıp etrafına ve topluma da yarar sağlamaktadır. Yine Mevlana’ nın dediği gibi : ‘’Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.’’ Hissedilen Aşk Allah için olup sadece O’ na ulaştırmalıdır.

 

Gerçek anlamda hayatı irdelediğimizde doğru yolu bulmak hiç de zor olmayacaktır.

 

 

( Yaşama Sebebimiz başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 31.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu