Güven ve iyi niyet; hakkaniyet ve
koşulsuz inanç… Ama kim olursa olsun ya da konu her ne ise…
Ve tabii ki; kırıcı olmamak koşuluyla
verilen tepki…
Konunun özü; aslında içimizde
saklayıp, koruyup kolladığımız değerlerle ilintili ve tabii ki genel kabul
görmüş değer ve tutumlarla da.
Diyaloglar sürüp giderken kişiler
arasında, zaman zaman durup düşünmek lazım. Kimse kimseyi yargılama hakkına da
sahip değil ayrıca.
Bazen, nerede durmak gerekir ya da
ağızdan çıkan tek bir söz hedefe nasıl ulaşacaktır gibi hassas noktalar
öncelikle insanlığın sonra da medeniyetin bir gerekçesi.
Gerçeğin ne olduğu ve ne olması
gerektiği, üzerinde durulması gereken önemli bir nokta. Gerçek aslolan mı yoksa
kafamızda canlandırdığımız bazı sahneler mi. Öyle ki; bazen söylenenlerin aslı
olmadığı gibi, söylenmeyenleri de göz önünde bulundurarak, kişi öylesine bir
noktaya gelir ki, neredeyse kendi bile inanır tüm bunlara. Bunun için gereken
ise iyi bir tahlil ve karakter analizi: Ferdin kendisinin ve çevresinde olup
bitenlerin algılanmasına yönelik.
An gelir; kelimeler sapar odak
noktasından ve durduk yerde yaralar olmadık halde. Gereken ön koşul ise;
tamamen gerçekleri net bir şekilde algılayıp ona göre davranmaktır. Ve yeri
geldi mi de; susmak ve tepkisiz kalmak aslında tepkilerin en büyüğüdür, kişinin
biriktirdiklerinin bir izdüşümüdür adeta.
İşin içinde; hakkaniyet ve iyi niyet
yoksa zaten olay çoktan hedefinden sapıp, yön değiştirmiştir.
Bazen duygular kelimelerle gelir
dile, bazen sessizlik içinde beklemekle ve ruhen yaşanmayan, sahte duygular hiçbir
anlam ifade etmeyebilir de zaman zaman.
Önemli olan ise kişinin
karşısındakini doğru tartıp, davranışlarına şekil vermesi olduğu gibi, yeri
geldi mi de bir adım geride durup, beklemeyi bilmelidir.
Aslında, perspektif o kadar o kadar
geniş ki; her ne kadar bireysel anlamda ele alsak da ister istemez, artı ya da
eksi yönde sapmalar olabilmekte.
Ve söz dönüp dolaşıp, yine bireysel
tutumlarda netlik kazanıyor.
Sanırım hatta eminim ki; güven
duygusu çok farklı şekillerde tezahür edebilmekte. Güvenin arkası ise; iyi
niyet, bir sonraki adım; ciddiyet iken konu yine dönüp dolaşıp egolarımıza
gelmekte…
Evet, egolarımız, zaaflarımız, kendi
doğrularımız ya da yanlış kabullendiğimiz tutumlar. Ama her ne olursa olsun;
kimse kimseye üstünlük taslayamaz. Hele ki; bireysel ilişkilerde bin düşünüp
bir konuşmalıyız.
Kırıcı olmak mı, kırılgan olmak mı? Bu
konu üzerinde ihtisas yapmak öylesine mümkün ki.
Tek bir kelime, farklı bir tutum bile
yetebilmekte kırılganlık konusunda.
Aslında hiç birimiz farklı değiliz birbirimizden.
Sonuçta hepimiz ana baba evladı, aynı dünyada yaşayan varlıklarız. Bizi üstün
yapan ya da aşağılara çeken özelliklerimizi ve iç dünyamızı sadece İlahi Güç
sorgulayabilir.
Bir adım önde, bir mekân üstte
olabiliriz ama bu asla kimseye kimseyi yargılama, küçümseme hakkı vermez ya da
yok sayma gibi bir üstünlük.
Sonuç itibariyle, yaşadığımız dünya
hatta evren, geçici bir mekân konaklama ve soluklanma imkânı bulduğumuz ya da
bir ara durak maneviyatımızı ölçüp tarttığımız.
En başta da belirttiğim üzere; güven,
samimiyet ve iyi niyet insanlar arası etkileşimi sağlayan güçlü duygular. Kırıcı
olmadan, empati yeteneği ile anlamak ve anlaşılmak işin özü adeta. Menfi
duygular da ket vurabilmekte diğer yandan.
Ama her şeye rağmen, çok zor da
olabilmekte kendini ifade edip, doğru bir şekilde yansıtıp, kabul görmek…
İnsanoğlu öylesine girift ve
anlaşılmaz bir yapıda ki; bazen her şeye rağmen işler kolayca çıkmaza
girebilmekte. Anlık bir öfke, üstün olma dürtüsü, anlamsız serzenişler, kendini
üstün görüp tepkisiz kalmak da işin içine girdi mi gelin de çözün işin aslını…
Kırmak, yıkmak, üzmek o kadar kolay
ki. Bir de bakmışsınız ki; güvendiğiniz dağlara kar yağmış hatta bırakın
tepeleri aşağılarda, çıkmazlarda sıkışıp kalmışsınız.
Layıkıyla yaşamak varken
insanlığımızı, bazı şeylerin arkasına saklanıp, köprüleri yıkmak sandığınızdan
çok kolay.
Ama her ne olursa olsun, ümidimizi
yitirmeden, devam etmeliyiz yolumuza. Sonuçta hepimiz insanız ve her şeye
rağmen de eşitiz. Farkına vardığımızda gerçek anlamda, hayat daha da anlam
kazanacaktır.