Benim bu dağ yürüyüşüm
Haziranda iki yılımı dolduracağım, Ahmet Bey de altıncı yılını… Dağda yürüyüşe
çıkan birçok gurup var. Yetmişlik Amcalar Gurubu, Orta Yaşlılar Gurubu, Hızlı
ve Koşar Adım Yürüyenler Gurubu, Gençler Gurubu, Semazen Gurubu gibi…
Selamlaşmalar, bazen uzaktan uzağa seslenişler,
Yürüyüşte iyi bir spor
ayakkabı, termal içlik ve termal eşofman yürüyüşün en önde gelen ihtiyacı… Bir
çakı, başa bere, iyi bir yürüyüş sopası, yarım litrelik bir şişe su, bazen
çiklet ve şeker, bir adet mevsim meyvesi…
İş komşum Ethem Usta
da, kalp ameliyatı olmasına rağmen, nerdeyse yirmi yıldır aynı dağın ve
parkurların vazgeçilmez müdavimlerinden biri… Öğretmen olmasına rağmen,
mükemmel bobinaj tamircisi, işine âşık olan bir adam… Adam gibi bir adam…
Bazı günler
Antakya’nın üstünü sisler yorgan gibi örterken, dağdan bu manzarayı seyretmek
ayrı bir tat ve haz veriyor.
Ormanın içinde biri yüksek sesle bir türkü tutturuyor yanındakileri aşk ve şevke getiriyor…
…
Etek sarı sen etekten sarısan
Kurban olam beydağının karısan
Sordum sual ettim kimin yarısan
…
Öbür tarafta bir
diğeri ise ayrı bir türkü tutturuyor…
…
Erzurum çarşı Pazar
Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin
İçinde bir kız gezer
Hop ninen ölsün sarı gelin aman
…
Haftada bu iki günlük
yürüyüşümüz bizi sağlıklı ve zinde tutuyor bizi. İnsanı çok rahatlatıyor ve
huzur veriyor. İlk altı aylık yürüyüşten sonra Ahmet Bey gurup liderliğini bana
bıraktı. Önde giden kişi, yolu bilmek ve kaybetmemesi gerekiyor. Gerektiğinde
yeni gezi yolları keşfetmesi veya denemesi de gerekiyor.
Yürüyüş yoluna düşen
taşları, kırılmış ağaç dallarını ve çalışlarını kaldırıp atıyorum. Bu yıl kar
da düştü yollarımıza, yürüyüşümüzü karda da sürdürdük.
Her dört mevsimin kendine has açan çiçekleri var, onlarla tanışıyorum. Zaten çiçeklere ayrı bir sevgim ve merakım vardı. Onlarla daha yakinen tanışmak bu günlere nasip ve kısmetmiş.
Ocak ayından itibaren mor
çiçekler açan kır menekşeleri yollarımızın kaçınılmaz süsü oluyor… Ne işe
yaradıklarını bilmesem de, yol boyunca kümelenmiş sütleğenler sarıçiçek açıyor
tam kışın ortasında… Şubat-Mart ayları oldu mu dikenli sarı azgan çiçekleri
başlıyor… Mini boylu sarı renkli yer laleleri ve mor renkli yaban zambakları
yol kenarlarımızı süsülüyor…
Nisanda karabaş
çiçekleri, nergisler ve sümbüller devrede… Nergis ve Sümbüller kayalıkların
nazlı çiçekleri…
Karabaş otu o kadar
çok ki, etrafa mor bir görüntü veriyor. Adaçayı yolumuzun vazgeçilmezlerinden
biri… Arada bir topluyor, gölgede kurutup çayını içiyoruz veya sebzeli
yemeklerde tatlandırıcı olarak kullanıyoruz… Susuz dağ kekiklerimiz daha çok
dağın doğu cephesinde boy salıyorlar. Sofralarımızda baş tacı
ettiklerimizdendir.
Biberiye ise sadece
bir bölgede bulunuyor. Yılda bir kez de olsa onun ziyaretine gidiyoruz. Baharla birlikte gelincikler ve papatyalar
gülen yüzlerini gösteriyor bizlere… Melengiçler ışkına duruyor.
Sarı kantaron Habibi
Neccar dağının dört mevsim eskimeyen, eksilmeyen hatta tek kurumayan çiçeği… Prostata
iyi geldiğine inanılan kuşkonmazlardan sık sık sipariş veren dostlar oluyor.
Gün oluyor gurubumuz
birden bire çoğalıveriyor. Guruba katılanlar artıyor ama nedense sürekliliği
olmuyor. Sabahın erken saatlerinde sıcak yataktan kalkmak ve kendini dağlara
vurmak o kadar da kolay olmuyor. Varsın bu dağların delisi biz olalım diyoruz.
Son zamanlarda
hanımlar da bu gezilerimize iştirak ediyor. İki duvar arasında kalmaktan
kurtuluyorlar, sıhhat ve huzur buluyorlar. Memnuniyetlerini ifade ediyorlar.
…
Ant-070214
...devamı var