Dışı görüntüsü Emperyalizm, içi görüntüsü Siyonizm diğer ülkelere nasıl girer? Elbette artık ülkelere kılıç ve kalkanla veya top ve tüfekle girmez. Ya nasıl girer?  Dostluk gülücükleri ve türküleri söyleyerek, yardım anlaşmaları yaparak girer.

 

Abd tamamen Siyonizm’in emrine girmiş, kendi adına bağımsız olma ve fikir üretme hakkına sahip değildir. Ne zaman Abd’nin adı anılsa, gerçekte onun Siyonizm olduğunu bilmek, görmek ve anlamak gerekir. Aksini düşünen ise ancak aldanmışlardan olur.

 

Kennedy “Yardım, dünyayı denetleme yöntemlerimizden biridir,” der. Abd’ye yandaş hükümetleri iktidarda tutmayı, şirketlerinin çıkarlarına engel olacak girişimleri önlemeye çalışırız. Bunun içinde İmf ve Dünya Bankası yoluyla da denetim altında tutarız,” der. Bunun diğer adı “Dolaylı İşgal”dir.

 

Abd, Türkiye’ye 1947’de ve sonrasında bu yöntemle yerleşmiştir. Kendi ülkelerini sömürtenlere verilenler ancak bir sadaka nispetinden öteye de geçememiştir. Çünkü yoksul ülkelere yardım ederken, kendi karlılıklarının artığını görmeleri daha çok hoşlarına gider.

 

 O güç; zaman zaman ırkçılık-şovenizm kartını kullanır. Çünkü ırkçılık saldırgan siyasetlerin ve ideolojilerin beslenme kaynağıdır. Yanına bir de hardal tadında devrimcilik ve sosyalistlik sosu da bedava verildi mi tadına doyum olmaz.

 

Emperyal güç; halkları ve azınlıkları, din ve mezhepleri birbirine kapıştırarak hem o bölgede çıbanbaşı oluşturur, silahla ve parayla besler, emrine amade olarak kullanır.

 

Senaryo yazan gücün kendisi asla yorulmaz. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmaz. Para ve silah yardımlarının cazibesiyle kendine bir yığın köle ve uşak edinir.

 

Bu uşakları diğer uşaklara, diğer uşakları bu uşaklara kırdırır, hatta temizletir, kavga ve kargaşa ettirir.

 

Kendisi konforluğu koltuklarında oturup piposunu tüttürerek beyaz camdan olanları seyreder.

 

Tüm oyunun kuralını o malum güç belirler. Koyduğu kurala göre oynanmasını ister. Kural dışına çıkan her kim olursa olsun oyundan dışarıya atıverir.

 

M.Kemal’e karşı İnönü’yü piyasaya süren güç, İnönü’nün 1964 de Kıbrıs’a çıkarma yapmaya yeltenmesiyle saf dışı edilerek yerine Demirel getirildi.

 

Ne zaman ki Demirel onların kuralları dışına çıkmaya her yeltendiğinde, ayağının altındaki toprak kaydı ve şapkasını alıp gitmek zorunda kaldı.

 

“Karşılıklı bağımlılık” bir Abd-Emperyalizm’in ürünüdür. Dünyanın sorumluluğunu Abd de olduğunu söyleyenler, o güce teslim olanlardır. Bu yüzden de Abd, Türkiye’yi hep oltadaki balık gibi görmüştür. Oysa oltadaki balığın yeme gereksinimi de olmaz.  Balığın kaderini ise oltanın sahibi belirler değil mi?

 

O malum güç, her yerle ilgilenir, özellikle para edecek her şey ile… Dünyayı hüküm ve tahakkümü altına almak için o her yerde vardır.

 

Siz evinizde otururken veya bahçenizde gezinirken bile sizi uydularından izlemeye devam ederler. Çıkarlarının olduğu her yere ve her şeye karışmaya kendilerinin hakkı olarak görürler.

 

O malum güç bilir ki, “Türkiye laik toplum yapısında bir İslam ülkesidir. Arap dünyası tarafından yakından izlenen sosyal ve ekonomik bir alandır.

 

Türkiye deneyi, Ulusal Kurtuluş Savaşı temeline dayalı olduğundan, Türkiye uyanır ve ayağa kalkarsa, bunu diğer İslam ve diğer benzeri ülkeleri izleyeceğinden Türkiye kontrol altında tutulur. Ulusal Kurtuluş savaşından korktukları kadar, nükleer savaşlardan korkmazlar.

 

Aksi takdirde dünyaya egemen olmak isteyen o güç, büyük bir darbe alır. Bunu gayet iyi bildiklerinden Türkiye üzerinde çok titiz çalışırlar. Abd’nin Ortadoğu öngörüsü bunun üzerinden yürür.

  

Savaş ve politika birbirinden ayrılmaz bir ikilidir. Abd öyle bir politika izler ki, yardımdan faydalanacak ülkeler, yardım eden ülkenin mallarını almaya mecburdurlar. Aksi takdirde avuçlarını yalarlar.

 

Onurlu ve şerefli olarak yaşamak, ancak bağımsızlıkla olur. Bağımsız olmayanlar ne kadar zenginde olsa, ancak uşaklık yaparlar. Batının emrinden çıkamayan petrol zengini Arap ülkeleri örnek olarak yetmez mi?

 

Oysa Türk’ün onuru ve yetenekleri çok yüksektir. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa ölmeyi tercih edece kadar da onurludur.

 

Emperyal gücün en etkili silahı paradır. Abd Doları altının tahtına oturtarak dünya ekonomisini denetim altına aldılar. Onun için dolar nezle olsa, diğer paralar yorgan döşek yerde yatması bundandır. Kurulan sitemin korunması da Nato’un emrine verilmiştir.

 

Abd toplumunun yaşamsal kaynağı, çıkar üzerine kuruludur. Dünyaya egemen olma düşüncesinin altında da bu itici güç yatar. Batının serveti sömürülen ülkelerdeki insanların emekleri, canları ve kanaları üzerinden devşirilmiştir. Onun çıkar bağlarını koparır atarsanız yaşayamazlar.

 

Birinci ve ikinci dünya savaşlarının asıl sebebi kaynak paylaşımıdır, aksi abesle iştigaldir. Zenginleşmek için genişlemek, genişlemek içinde denetlemek gerekir.

 

Abd çıkar için asla kural tanımaz. Diğer ülkelerle ilişki kurmada devlet kurumları değil, vakıflar işbaşında olur. Gizli işgal buradan başlar.

 

“Az gelişmiş ülkeler, kendi ordularının işgali altındadır.” 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 17 Aralık Türkiye’yi terbiye etme yöntemleridir.

 

Abd göre Türkiye’nin rolü, Abd çıkarlarına bekçilik yapmasıdır. Layık görülen şey ise kapı kulluğudur. Türkiye Doğu ile Batı arasında bir kalkan işlevini görür. Onlara ucuz asker ve bedava üst sayılır. Türkiye, yardım tuzağına düşürülerek işgale devam edilmiştir.

 

Netice şu veya bu yolla Batıyla olan ilişkilerini gözden geçirmelidir. Aleyhindeki anlaşmaları iptal etmelidir. Milli bir politika ve milli bir kalkınma ilk önceliği olmalıdır. Bir millet ancak kendi öz varlığına güvenerek tehlikeleri göğüsleyebilir.

 

Türkiye’nin Batıyla olan ittifak martavalını elinin tersiyle itip atması bile, Batı’ya çok büyük bir darbe olarak yeter. Unutulmamalı ki, dünyada Türkiye’den daha çok stratejik bir ülke yoktur.

 

Ant-240314


Kaynak                 :

Philip Agee            : Cia Günlüğü

Türkkaya Ataöv       : Amerikan Emperyalizminin Doğuşu

Atilla İlhan           : Batının Deli Gömleği

M.Emin Değer         : Oltadaki Balık Türkiye

( Amerikan Öpücüğü başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 27.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu