Kıdemli bir sancı dile gelmeyen.

 

Belki de bir hata telafisi mümkün olmayan.

 

Yoksa yaşam çözülmesi imkânsız bir yapboz mu parçaları her bir yere dağılmış.

 

Kim bilir hangi ellerde kayıp parçalar. Sayısız mefhum derinlerde gizli, sayısız insan yakınımızda uzak zikrettiğimiz. Bir dolu teferruat detaylara gizlenmiş.

 

İşte yine kaybettim bulduğumu sandığım parçaları. Bak, perde uçuşmakta. Kelebekleri görüyor musun daha yeni ziyarete geldiler balkondaki saksılarıma.

 

Tüh, menekşemin boynu bükülmüş. Sanırım fazla sevgi çürüttü çiçek ve yapraklarını. Oysa sevgiyi bol tutmam daha da çiçekleneceği anlamı taşımıyor muydu?

 

Sevgi çürütmez ki. Yoksa fazla mı koruyup kolluyorum sevdiklerimi. Büyük ihtimalle sevmeye, sevilmeye alışkın olmayan bünyeler hazmedemiyor bunca ilgiyi.

 

Kademe kademe yükseldi tüm duygular. Sayısız gel-git ve hâsıl olan dipsiz bir tsunami. Boyunduruğunda iken bu denli dalganın kolaysa yüzün derinlerde ve kolaysa atın kendinizi korunaklı bir sahile.

 

Özledim ne varsa kaybettiğim. Basit bir obje ya da her hangi bir insan da değil özlemini duyduğum. Yoksa görünmez mi oldu özlediklerim. Söyleyin nereye saklandınız?

 

Acaba ben nerelerdeyim? Yakında mıyım yoksa uzağında mı kendimin…

 

Defalarca kayboldum, defalarca ihbar ettim kendimi. Defalarca hükümsüzdüm. Defalarca da yargılandım. Maktulüm her seferinde. Sayısız kere öldüm ve sil baştan…

 

Eşkâli belirsiz faili meçhulün. Zira görünmezlik zırhında tüm eşkâller.

 

Suç teşkil eden her ne ise.

 

Hâkim Bey, savunma dosyam elimin altında. Çok emek verdim bu tutanağı hazırlarken.

 

Sayısız defter tükettim ve bir o kadar kitap. Belki milyonlarca ve bir o kadar emek.

 

Neden bu denli uzağındayım gizemlerin altında yatan nedenlerinin? Neden tüm sorularım cevapsız kalmakta?

 

Söyleyin, nerede hata yapıyorum.

 

Hayır, Hâkim Bey. Bu duruşmada avukat tutmadım ben. Güvenemem ki ona. Çalındı, tüm güven duygum çalındı. Uyuyordum ve derken ne var ne yok çaldılar ve ne varsa hükmedemediğim hükmedilmekte şahsım haricinde.

 

Bana da hükmeden nicesi üstelik. Sorularıma yanıt bulamazken dosyam kalınlaştı. Her yeni gün yeni argümanlar ekleniyor gündemime ve yeni faili meçhuller.

 

Suçlu muyum söyleyin yoksa maktul müyüm. Kim bilir belki de her ikisi de. Sonuçta benliğimin ve duygularımın katili yine benim. Kimsenin suçu yok. Onun için geri alıyorum şikâyetimi.

 

Bir ömür boyu da olsa razıyım cezama. Tamam, tecrit edin beni insanlıktan ve insanlardan. Ve atın tek kişilik bir koğuşa. İsterseniz bir ömür boyu karanlığa ve yalnızlığa maruz kalayım. Kim bilir belki de bulurum kayıp yönlerimi.

 

Sayısız teori değil mi üretilen?

 

Hadi irdeleyin beni psikolojik ve sosyolojik bağlamda. Hatta denek olarak bile kullanabilirsiniz. Boş bir oda ve sayısız deney tüpü. Zaten bir ömür boyu bir kobay olarak görülmedim mi insanların nezdinde.

 

Herkesin her an her olaya müdahil olduğu ve geri duramadığım sonsuz mecburiyet.

 

İnanılmaz uzun bir zincir üstelik etrafımda dolanan. Kilidi ise ezelden beri açılmamaya mahkûm ve yeminli.

 

Birbirinin devamı olan sayısız insan. Üstelik hepsi de birbirinin benzeri.

 

Evet, suçluyum sayın hâkim. Katilim ben. İnsanlığımın katili ve nefretin. Güvendiğim tüm insanların da katiliyim. En az beni dipsiz kuyulara atan o bağnaz zihniyetler kadar.

 

Ne sordunuz? Duyamadım… Aaa, evet olay sırasında evdeydim ve elimdeki kalemle öldürdüm her birini ve her nükseden duygu ve sancıyı. Cinayet aletim kalemimdir. Ucu körelmiş bir kalem. Keskin ya da güçsüz ama evet itiraf ediyorum: Son iki yıldır çok cinayet işledim. Ne de olsa binlerce kez ölmüş bir sevgi arsızıyım.

 

Daha öncesi mi… Ne fark eder, sayın hâkim. Öncesinde farklı cinayet aletleri vardı ruhumda sakladığım. Sayısız ortam canhıraş mücadele verdiğim.

 

Evet, öncesinde de yeltenmiştim ama inanın ki o zamanlardan kalma hiçbir anı yok belleğimde öldürdüklerime dair. Olsa olsa çuval çuval hayal kırıklığı.

 

Razıyım cezama. Evet, suçluyum. İnsan olabilmenin adına öldürdüklerimin adına suçluyum.

 

 

 

( Söyleyin Nereye Saklandınız başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu