Kör karanlığın
yarattığı o çağrışım;
Paslı gözler ne zaman
yönelse ufka
Seyrelmiş gözyaşları
dinmez
Günün efkârında.
Rezil yalnızlığım
nüksederken gece yarısı
Tutanaklara geçtiğim o
eşref saatimin
Döngüdeki yankısı.
Yalansız ve riyasız bir
sevdanın düş ertesi
Kavruk ve savruk
düşüngeçlerin
Yürek burkan tınısı.
Bitiminde bu öykünün
Savrulun duvarlar
Yana yakıla arıyorum
yarınlarımı.
Üstüme üstüme yığıldı
anılar
Son kozumdu sevda
Körelmişken ve
boğulmuşken
Kör kuyuda.
Çoktan girdi yürürlüğe
Temsilen adına insan
denen
Telaffuzu ne mümkün
Dağılmışken bin bir
parçaya
Parça parça yürek
Lime lime duygular
Zihniyeti var olmamış
O kıdemli sancılar.
Rezil rüsva olmuşken
Bir kez daha
Ve son kez ağladım
Yaşlarımı savura
savura.
Ermişken nihayete
Sınırlı bir tahakküm
Adımı çağıran o
devinim.
Ne tahakkuk eder
Ne kalkar yürürlükten
Tarihin tozlu
sayfalarında yer bulan.
Tek bir klişe.
Mutluluk da yitip gitti
Eşliğindeki o gizemli
neşe
Bir zamanlar benimle
nöbetteydi oysa.
Bitimsiz midir acı
Çaresiz midir bu derdin
dermanı
Neden köreldi içimdeki
sevgi?
Nüktedan ve kıvrımlı
bir yol
İzbelere yönelmiş ne
sağ ne sol
Korunaklı o dünya
Sığmaz havsalaya;
Bir benden mütevellit
Bir de hayaller
En derinde saklı.
Ne infaz ne yargı
Elimi uzattığım yegâne
güç
Benliğim sadece O’ndan
mükellef.