Tekvandonun Faydaları
Bizim
gençliğimizde seksenli yıllara denk geldi. O zamanlar nerede İnternet, nerede
bilgisayar; ama yine de sosyal faaliyetlerden pek geri kalmazdık. Kimimiz
halk oyunlarına giderdi, kimimiz bilardo ve masa tenisi salonlarına, kimimizde
karate ve tekvando adı ile bilinen sporları yapardık. Bendeniz Hikmet cennet kuşu
da üçüncü sırada saydıklarımdan biri olan tekvando sporuna o meşhur Bruce Lee
denen adamın filmlerini seyrede seyrede başladım, bir başladım pir başladım.
Kiremitler ve mermerler karşımda tir tir titriyorlardı...
Haftanın üç günü bir salonda arkadaşlar ile hoca nezaretinde ha babam de babam
tekvando yapıyoruz. Ter sırtımızdan değilde başka bir yerimizden çıkıyor adeta.
Bazen konsantre olmak için ha hu hiya diye de sesler çıkartıyoruz. Baştan çok
garibime gitse de bu sesler, sonradan arkadaşlarım gibi ben de alıştım. Hızımı
alamıyorum bazen antrenman bitiminde sokakta yürürken de hu ha hayt diyorum,
millet de bana dönüp pis pis bakıyor ''Deli mi ne bu adam?'' diyorlar. Hiç
birine aldırmıyorum. Tekvando aşkı, Bruce Lee amcanın aşkı tavan yapmış durumda
ben de, kimse hiç bir kuvvet o aşkı yerlere indiremez...
Hafta sonları salona gide gele bir şeylerde kapıyoruz hocamızdan. Üç ayda bir
kuşak imtihanı varmış, biz daha beyaz kuşak dayız, daha ileride bunun sarısı, yeşili,
mavisi, kırmızısı, siyahı var. Günler gelip geçtikten sonra kuşak imtihanı
geldi çattı. İçimizde bir kıpırtı bir heyecan sormayın gitsin. O çocuk aklımızla
yüreğimiz pır pır ediyor hocalarımızın karşısında. Görenlerde sanır ki kuşak
imtihanına değilde üniversite sınavına giriyoruz.
Kuşak imtihanına girdik çıktık ve alnımızın akı ile sarı kuşağı kaptık en babasından.
O zamanlar daha bekarım. Gücüm kuvvetimde yerinde, yan bakan filan olursa
dersini veririm diye düşünürken hop iki üç tane çakal çıktı önüme. Aklı sıra
alay edecekler benim ile. Yer miyim ben? Sardılar etrafımı giriştiler bana.
Haliyle benim elimde armut toplamıyor, ben de ya bismillah deyip paça kasnak
daldım üçünün arasına ''Eee dedim Hikmet öğrendiklerini uygulama zamanı şimdi
hakkını ver oğlum yaptığın sporun.'' Her ne kadar sarı kuşakta öğrendiklerim
üçünü birden haklamaya yetmedi ise de yine de epey hasar verdirdim haytalara,
bizim de az buçuk şakülümüz kaydı desem yeridir. Arkadaşlar sağ olsunlar araba
ile beni en yakın hastaneye atıverdiler. İyi ki de atı vermişler, biricik aşkım
Gülcan hemşire ile orada o hasta yatağında yara bere içinde iken tanışmak nasip
oldu, daha sonrasında evlenmek de kısmetmiş...
Sonrasında bir yaz günü mahallede arkadaşlar ile oturuyoruz. Baktım bizim İsmet
iki elini başının arasına almış kara kara düşünüyor ''Ne oldu aslanım ne bu halin
Karadeniz de gemilerin mi battı ''dedim. Evlerini müteahhite vermişler, yıkıp
yeniden yapacaklarmış ama yıkım için dozer kepçe filan gerekiyormuş, onlarda
çok para istiyorlarmış. Dur hele dedim içimden. O sıralarda arkadaşlar ile kırmızı
kuşağa kadar gelmişiz hani en mermerlisinden kiremitlisinden. Döndüm İsmet'e
''Arslanım biz senin babanın ananın hayrına bu evi yıkarız tekvandocu arkadaşlar
ile hiç merak etme sen birader.'' döndü bana ''Sahimi diyorsun ağabey'' başımı
hararet ile sallayıp omuzuna hafifçe dokundum ''Tabi oğlum tabi sen merak etme
biz ne mermerler ne kalaslar kırdık alışığız zaten.'' Oradan sevinçle bir gidişi
bize bir dualar edişi var ki İsmet kardeşin sormayın gitsin...
Bizim mahallemizin çok saygıdeğer bir Hanife ninesi var, duyduk ki hastaymış.
Arkadaşları topladım Hanife ninemize ziyarete gidelim dedik. Kimi kimsesi yok
ama çok muhterem nur yüzlü bir teyzemiz melek gibi. Baktık yorgan döşek yatıyor.
Yanında bir iki hanım komşu çorba pişirmişler ninemize onu kaşıklayıp duruyor.
Geçmiş olsun ve hoş beş faslı bitince ''Ahhh evlatlarım hakikatli çocuklarım
benim sağ olun var olun bu kış günü hasta olduğumu bildiniz de beni ziyaret
geldiniz. Allah ne muradınız varsa versin tuttuğunuz altın olsun benim yavrularım''
dedi bize. Bir göğsümüz kabarıyor sormayın. Döndü tekrar bize ''Yavrularım bana
bir adam buluverin de şu kış günü odunlarımı kırıversin hemi.'' O anda benim
kafada şimşekler çaktı beynim hızlı çalışmaya başladı iç sesim dile geldi ''Oğlum
Hikmet biz tekvandocu değil miyiz''dedim kendi kendime. Döndüm arkadaşlara
''Arkadaşlar biz ne sporu yaptık.'' Az sessizlik ''Tekvando sporu niye sordun
ki?'' tekrar döndüm arkadaşlara ''İşte bu günler için yaptık biz bu sporu oğlum
hazır ninemizin odunları kırılacakmış biz ne güne duruyoruz spor yaparken bunun
gibi yüzlercesini kırmadık mı, şimdi de Hanife ninemiz için kırarız arkadaşlar
hem de sevap kazanırız, hem antrenman olur, para pul da istemez.'' Hanife nenem
bunları duyunca ağzı kulakların vardı sonrasında bize ne teşekkürler ne dualar ediverdi
bir bilseniz. Döndü bize ''Ben de iyileşirsem bayramda size baklava yaparım
söz.''
İşte böyle arkadaşlar bu tekvando sporunun bize çoook faydaları dokundu çok
saymakla bitmez. İyi ki yapmışız bu tekvando sporunu iyi ki...
(
Tekvandonun Faydaları başlıklı yazı
AhmetZeytinci tarafından
17.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.