Ay Güneşe Teslimdi - 8
-Mustafa
ben denize girmek istiyorum.
-Beraber
girelim. Alkolün etkisiyle dengeni kaybedebilirsin.
Elimi
tuttu ve beraber daldık lacivert efsuna. Su buz gibiydi. İçim alev topu,
yüreğim, ruhum serseri düşlerde… Allah’ım bu rüyaysa, gerçek nerede? Ayaklarımı
hareket ettirip yukarı doğru çıkıyordum, vücudumu her zaman ki gibi yukarı
çıkma pozisyonuna alarak. Bu defa başkaydı… Bendim yüzen; ama beni yüzdüren
Mustafa’ydı. Bedenim tamamen onun vücuduna yapışıktı.
Beraber
sudan çıktık; kendimi ona sarılmış olarak buldum. İşin kötü tarafı; ne
sarılmayı bırakıp normal bir hareket yapmışım gibi yüzmeye devam edebiliyordum,
ne de sarıldığım bedende bu andan sonra ne yapmam gerektiğini biliyordum.
Sadece boynum Mustafa’nın boynunda bedenim onun bedeninde; duruyordum. Mustafa
yavaş hareketlerle tekneye yaklaştı.
-Hadi
canım! Yukarı çıkalım…
Suçlu
bir çocuk gibi, merdivenin basamaklarına ayak tabanlarımı değdirip, yandaki
korumalıkları tuttum. Bir diğer adımı attım, sonra bir diğerini… Tekneye çıktım.
Başım dönmüştü. Sanırım rakının etkisiydi bu. Olduğum yere oturdum. Mustafa
hemen yanımdaydı. Bana sarıldı, yüzümü avucuyla tutarak kendine çevirdi. Bakıyordu…
“Allah’ım
gözlerimi açmama yardım et ne olursun açamıyorum nefesim soluğum kesildi öp
beni Mustafa öp…”
-Şimdi
seni kaldıracağım ve beraber kamaraya gideceğiz. Hazır mısın?”
-Evet,
hazırım! Evet, evet, evet…
Beni
havluyla kuruladı. Elleri vücudumda dolaşıyordu. Kalbim almış başını gidiyordu.
Tenimden alevler yükseliyordu sanki. Sarıldım; buz gibiydi Mustafa’nın bedeni;
üşüdüm mü nedir tir tir titremeye başladım. Çenem bir birine vuruyordu. Daha
sıkı sarıldı bana ve üzerimize battaniye attı. Nasıl yani? Battaniyenin altında,
ben ve Mustafa yarı çıplak bir haldeydik; ısınmak için birbirimize sımsıkı
sarılmıştık. Şimdi ne olacaktı bilmiyordum.
–Sen istersen uzan. Ben buralardayım. Bir
duble daha içeceğim ay ışığında.
-Hayır!
Gitme; ya da bende geleyim.
Sarıldı
bana ve yukarı çıktık. Yumuşak yastıklarda oturduk. Dublesini ağzına yaklaştırdığında,
elinden tutup kendi dudaklarıma yaklaştırdım ve bir yudum rakı daha aldım. Anason
kokusuyla beraber dudaklarına dokundurdum nefesimi; sonra onun dudaklarına
uzattım bardağı. Vücudunu hissetmekten, sesleri dinlemeye terfi etmiştim. Artık
kalp atışlarımız birdi. Arzularımız, isteklerimiz de birdi… Aynı ayın ışıkları
altında bedenlerimiz de birdi. Yüzümü tuttu iki eliyle; “Ben” dedi… Sonra nasıl
olduysa gerisi gelmedi; konuşmasını bekliyordum; ama konuşması gereken dudaklar
ve dil dudaklarımdaydı. Ne o konuşabildi, ne de ben… Öpüşmek ne güzel bir şeydi…
Bir daha, bir daha öpüşmek…
Beni
kamaraya yatırdı ve yanıma uzandı. Hiçbir fikrim yoktu olacaklarla ilgili. Her
şey de olabilirdi; hazırdım. Kafamı aldı, göğsüne koydu. Kamaranın camını
açarak bana ayı gösterdi ve
-Artık
senden vazgeçmem mümkün değil. Benimle evlenir misin?
-Evet!
Ama sen benden küçüksün; el âlem ne der?
-El
alem yok, biz varız ve hayatımız…
Artık
beraber yürüyecektik bu yolda. İçten bir duanın kabulü gibiydi bu. Bir tesadüften
öte, bir kader çizgisiydi onu bana getiren.
8. BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...
(
Ay Güneşe Teslimdi - 8 başlıklı yazı
MELEK KIRICI tarafından
31.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.