Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-34
Dr. Safa “Zira doğurulan
hiçbir şey yoktur ki, ölücü olmasın… Samed, doğurmamış ve doğurulmamış
demektir. Her doğumlu önceden yok iken, sonradan meydana gelmiştir. Ama Allah
kadimdir (başlangıcı yoktur), bakidir (sonu yoktur)”
Yumi “Gördüğüm kadarıyla
inançlarınıza çok bağlısınız. Bir o kadar da bilgilisiniz. Hâlbuki birçok insan
sizin bildiklerinizin çoğundan habersizdir,” dedi ve Genç Adamın
söyleyeceklerini merak ederek onu izlemeye başladı.
Dr. Safa “Yaşanılmıyorsa, o inanç bir iman derecesinde
bağlılık değildir. Yaşamadıkların senin değildir. Diğer bir ifadeyle
yaşamıyorsan inanmıyorsundur… Gerisi boş sözdür.”
Hitomi Hanım “gochisousama-(bitirdim)”
diyerek kalkmak üzereyken, isterseniz sohbete sonra devam edelim,” dedi ve
gelecek cevabı bekledi.
Devreye Dr Safa girdi. “Elhamdülillah-Hamd
Allaha’dır” dedi. Ve devamında ellerini açarak yemek duası yaptı. Hitomi ve
kızı da Dr. Safa’ya bakarak onun gibi duaya iştirak ettiler. Dr. Safa lavaboda
ellerini yıkadı ve abdestini aldı.
Çantasından çıkardığı seccadesi üzerinde akşama namazını kıldı ve
ellerini açarak duasını yaptı.
Yumi merak ve hayret
içinde genç adamı seyrediyordu. “Bu adam ne yapıyor?” kendi kendine sormaktan
alamadı. Genç Adamın yüzünde sakinlik, içinde huzur ve rahatlık olduğunu
görebiliyordu.
“Gördüğüm kadarıyla
ibadet ediyorsunuz! Ne yapıyorsunuz? Ve bunu yapmak zorunda mısınız?” diye
sordu ve gelecek olan cevabı anlayabilmek için dinleme moduna geçti. Dr. Safa
“Evet” dedi ve devam etti. “Namaz kılıyordum. Namaz; İslam’ın beş şartından
biridir ve en önemlisidir. Yaratıcıya
teslimiyetin ve kulluğun bir ifadesidir. Günde beş kez, belirli vakitlerde
yapılması gerekir…” dedi.
Yumi “Peki kılmayanlar
ne olur?” demekten kendini alamadı.
Dr. Safa “En basitinden
öğretmensiniz. Öğrencilerinize bir ödev verdiniz. Bir kısmı ödevini yaptı ve
bir kısmı ise yapmadı. Sizin nezdinizde ısrarla ödevini yapmamaya devam edenin
hali de, namaz kılmayan kişiye benzer. Öğretmen nezdinde bunun anlamı, ‘ben
sizi tanımıyorum veya takmıyorum anlamını taşımaz mı?’ Yaratılan da elbette
kendini yaratana karşı bir saygı ve minnet duyması gerekmez mi? İşte namaz
denilen şeyde bu minnet ve teşekkür etmeninin bir yolu ve yöntemidir.”
Yumi “Sizi anlamaya çalıyorum…”
dedi. Kendi aralarındaki görüşme uzayıp gitti ki, ilerleyen saatin bile farkına
varmadılar. Yumi dinledikçe kafası bir yandan aydınlanıyor, diğer yandan ise
karma karışık oluyordu. İlk defa duyduğu veya bu güne kadar duymadığı o kadar
çok şeyin olduğuna kendisi bile şaşırıp kaldı. “Galiba sizi fazlasıyla yordum.
Özür dilerim…” dedi.
Dr. Safa “ Özür
dilemenize gerek yok. Sizleri bilgilendirmekten onur duydum…” dedi.
Hitomi Hanım “Babanız
nasıllar? Ne yapar?” diyerek konu değiştirmeyi denemişti.
Dr. Safa “Babam gayet
iyi… Kendine ait bir bürosu var. Günlük olarak oraya gider, gelir. Günlük
müşavirlik işlerini yapar. Haftada iki gün dün doğmadan önce kendi arkadaş
ekibiyle dağ yürüyüşüne çıkar. Sağlığı ve sıhhati yerindedir. Okumaya ve yazmaya meraklıdır. Araştırmayı
sever. Fırsat buldukça seyahat etmeyi sever.”
Hitomi Hanım “ Ya
anneniz? Anneniz şanslı bir kadın olmalı…” dedi.
Dr. Safa “Annem yapmaya
mecbur olduğu hiçbir işi yoktur. Ev hanımıdır. Evin rutin işleri ile meşgul
olur. Daha çok bir vakfın gönüllü elamanı gibidir. Daha çok kendini oranın
işlerine kaptırmıştır…”
“Ya kardeşlerin?”
“İlk ablam uzun bir
kararsızlıktan ve gelip gidenlerinden usandıktan sonra evlendi. Kocasının
görevi gereği Türkiye’nin doğusunda bir yerde yaşıyorlar. O da hanımlara eğitmenlik
görevi yapmaktadır. İkinci ablam da evlendi o İstanbul’a yerleşti. Orada bir
kreşin müdireliğini yapmaktadır. Benim küçüğüm ise okumaya devam etmektedir.”
Hitomi Hanım en merak
ettiği soruyu sordu. “Babanız mutlu mu?”
...
Devamı Var
...
Ant-150515