Kalkar düşlerin pazarı
Göğüslere iliklenir feryatlar
Karanlığın yokuşunu tırmanır aydınlık
Ve siyahta gizlenir ak’lar
Şahdamarından uzaklaşır insan
Yanılgıları sarar çelişkiler
Zemheri bir mevsimden uyanır kalp
Ve yaralı düğüme üfler nefesler
Kaldırılır geçmişin cenazesi
Zihinlerdeki uğultuyu okşar sesler
Müphem bir sonun teslimiyeti siner yüzlere
Ve kınından sıyrılır kelimeler
Gözünü kan bürür müsellah dalgaların
Akıllara üşüşür sorular
Göğün yıldızlarını yere indirir mazlumun ahı
Ve insanı sağırlaştırır kalabalıklar
Dalında çürür asil sükunet
Ömrün müşahede odasında kamaşır gözler
Vakfeye durur makber yanıkları
Ve ateşinden utanır közler
Filizine don vurur yakınların
Uzaklara acıkır kanatlar
Hücrelere kadar işler yarım kalmışlık
Ve dikenleri sunar , elleri gül kokanlar . . .
.
.
.
.