Fazlasıyla sorumsuzdu bir o kadar
sorunlu ama dışa yansıtmayan. Gerçi yansıttığı hiçbir izlek dört duvar
arasındaki kızla uyuşmuyordu.
Koskoca kadındı işin aslı: Elliyi
devireli üç beş sene olmuştu. Evlenmemişti de. Bu yüzden sürekli bir kavram
karmaşası yaşıyordu sunduğu tablonun algılanışı kişiden kişiye farklılık arz
ederken.
Masumiyetin tınısı çok uzaktan dahi
hissediliyordu ve daha pek çok şey mesela ne kadar garip olduğu ki görünen oydu
ki kendini hiçbir gruba dahil etmiyordu. Ne ev kızıydı ne iş kadını ne anne
hatta ne de yetişkin. İşin aslını kendi dahi bilmezken dileyen istediğini
düşünsün.
Ardı ardına kaybetmişti önce babasını
sonra annesini. Bayağı olmuştu yalnız kalalı her ne kadar kendini fazlasıyla
yalnız hissetmese de. Sokak hayvanlarını dost bellediği gün son bulmuştu
yalnızlığı. Nerede kedi, köpek görse vazife edinmişti kendine. Ya yemek taşırdı
ya da hayvanı ensesinden tuttuğu gibi getirirdi eve.
Kanıksamıştı tüm olanları. İsterlerse
ses etsinler. O sakin görüntüsünün altında öylesine bir kimlik taşıyordu ki.
Hele ki ailesini kaybedip bir başına kaldığı ilk günler… Bir Allah’ın kulu
başsağlığı dahi dilememişti. Ve anlamıştı aslında hiç dostu olmadığını.
Acaba öncesinde de mi durum aynıydı?
Rahmetli anacığının sağlığında eksik olmazdı evlerinden misafir. Söz konusu izzet-i
ikram oldu mu gelen giden eksik olmazdı.
Sorgulamayı bırakalı çok olmuştu hele
ki son zamanlarda duyup da duymazdan geldiği:
‘’Of, ne pis kokuyor. Ne yapıyor kim
bilir bunca sokak hayvanı ile?’’
Seslere bilhassa kulak kabartmasa da
biliyordu ki kimseler hakkında ulu orta konuşmaktan geri durmuyordu.
Titiz olup olmamak bir yana bu
şekilde rencide edilmek idi en çok kanına dokunan. Elinden geldiğince evi temiz
tutmaya gayret ediyordu. Yine de insanların onun hakkında ileri geri
konuşmasına engel olamıyordu.
Genelde suskundu ama içi fokur fokur
kaynaya. Yüzü hep gülüyordu ta ki evinin kapısından içer adım atana kadar.
Bir gün dayanamadı sordu kapı
komşusuna rast geldiğinde:’’Ne derdiniz var benimle?’’
Yaşlı kadın üzerine alınmadı bile
üstüne üstük görmezden geldi ve bastırdı cevabını:’’Hadi oradan, bilmiyorsun
sanki!’’
Aylardan beri ilk kez birisiyle
konuşmaya teşebbüs etmiş almıştı boyunun ölçüsünü. İyi de onun kimseyle bir alıp
veremediği yoktu ki.
Üzerinden çok geçmedi ki eski bir
arkadaşıyla karşılaştı yol üstünde.
‘’Nermin’’ diye sarıldı arkadaşının
boynuna.
‘’Aa, çekil git başımdan. Deli mi ne?’’
‘’Tanımadın mı beni?’’
‘’Nereden tanıyacakmışım ki?’’
Hayvanlarına daha da bağlanmıştı. Koku
da inanılmazdı diğer yandan hele ki hayvanların bitmek bilmez sesleri.
Apartman sakinleri en sonunda bir
araya gelip istişare yapmaya karar verdiler. Son zamanlarda kadın iyice
görünmez olmuştu. Belli ki bir yere gitmiş ve hayvanları aç biilaç evde
bırakmıştı.
‘’Yok, yok bu böyle devam etmez. İçimizden
biri gitsin kapısına olmadı şikayet edelim. Bu güne kadar sustuk da ne oldu?
Gerçi kapıyı da açmaz ama.’’
‘’Hiç işim olmaz’’dedi iki no’lu
dairede yaşayan marangoz Zeynel.
‘’Erkek adamın ne işi olur yalnız
yaşayan bir kız kurusu ile?’’
‘’Hadi, oradan Zeynel Efendi. Sanki
git de nikah kıy dedik.’’
‘’Lafını bil de öyle konuş.’’
Dakikalardır bir köşede konuşulanları
sessizce dinleyen Zekiye Teyze karıştı lafa aniden:
‘’Ah, ah. Kaç zamandır yok ortalarda,
hasta mı acaba? Hem ne yer ne içer bu kızcağız bak hayvanlar da bağırıp
durmakta.’’
‘’Sana mı düştü derdi Zekiye teyze.
Zıkkım yesin.’’
‘’Saygı değer komşular lütfen konuyu
saptırmayalım.’’
Zil sesi bir anda dağıttı gergin
havayı.
‘’Buyurun, kime bakmıştınız?’’
‘’Apartman toplantısı var da
çağırmıyor musunuz?’’
‘’Biz, apartman girişine duyuruyu
asmıştık hanımefendi. Hem siz kimsiniz?’’
‘’Ben Merve hanımın avukatıyım,
bayım. Sanırım malum konuyu tartışmak için toplandınız?’’
‘’Aynen öyle avukat hanım. Merve
hanım ve dairesinden gelen koku ve hayvan sesleri.’’
‘’Ben onu kast etmemiştim.’’
‘’Başka ne olabilir ki konu?’’
‘’Binanın yıkılacak olmasından ve
acilen apartmanın tahliye edilecek olmasından bahsediyorum.’’
‘’Bu konu henüz gündeme gelmedi ki. Bina
hasarlı olsa da henüz içimizden kimse belediyeye müracaat etmedi.’’
‘’Ben Merve hanımdan aldığım talimat
doğrultusunda sizin yerinize belediyeye baş vurdum. Bu arada Merve Hanım
aramızdan ayrıldı sanırım haberiniz yok. Ki son isteği idi benden.’’
‘’Nasıl yani?’’
‘’Kendisi uzun süredir rahatsızdı ve
sabaha karşı gözlerini yumdu.’’
‘’Haberimiz yoktu.’’
‘’İşte şimdi var. Bu arada belediye
kısa sürede binayı yıkacak. Ben onlardan önce haber vermeye geldim.’’
‘’Bizler kiracıyız sanırım haberiniz
vardır. Ya binanın sahibinin haberi var mı? Asıl siz gidin onu haberdar edin.’’
‘’Haberi olmaz mı? Bizzat kendileri
böyle bir talepte bulundu. Ayrıca arsayı bağışladı bile.’’
‘’Bizim niye bundan haberimiz yok?’’
‘’Müstahak size. Her gün burun buruna
gelip selamı bile esirgerseniz…’’
‘’Avukat hanım, biz binanın sahibini
tanımıyoruz ki. Sadece ilgili hesaba kirayı yatırıyoruz.’’
‘’Binanın mülkiyet hakkı Merve
Hanımın ve ne yazık ki bundan bile haberiniz yok, öyle mi? Yazık çok yazık.
Zaten bu saatten sonra önemi de kalmadı.’’
‘’Siz ne dediğinizin farkında
mısınız?’’
‘’Bu arada binayı boşaltmak için bir
ay gibi bir süreniz var. Zaten bu gün yarın yetkililer gelip sizi etraflıca
bilgilendirecektir. Elinizi çabuk tutsanız iyi olur.’’
‘’O kadar çabuk mu?’’
‘’Rahmetli size çok şans tanıdı beyefendi.
Ama siz oralı bile olmadınız. Bu arada altı aya kadar binanın yerine inşa
edilecek hayvan barınağının açılışı var. Bekleriz efendim.’’